Şişmanlık (Obezite) Nedir? Obezitenin Nedenleri ve Tedavi Yöntemi

Hasan

New member
Alınan enerji miktarı ile harcanan enerji miktarı arasında oluşan sürekli bir dengesizlik vücutta yağ birikimiyle sonuçlanmakta ve şişmanlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Beden algısı bireyden bireye değişiklik gösterebildiğinden şişmanlığın var olup olmadığını, varsa ciddiyetini belirlemede uluslar arası bir kriter belirlenmesi zorunlu olmuştur. Bu anlamda en çok kullanılan ölçüt VKİ’ dir. Kilonun Kg cinsinden metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle elde edilen bu değere göre VKİ değeri 25 kg/m2 ’nin altında olanlar normal kilolu, 25- 29,9 kg/m2 olanlar fazla kilolu, 30 kg/m2 ve üzeri olanlarsa şişman (obez) olarak kabul edilmektedir.

Şişmanlığın Sıklığı, Şişmanlığın Nedenleri, Şişmanlığın Sonuçları, Şişmanlığın Tedavisi


Şişmanlı sıklığı yaşa bağlı olarak artmakta erkeklerde 45-54, kadınlarda 55-64 yaş aralığında en üst seviyeye ulaşmaktadır. Kadınlarda şişmanlık erkeğe göre daha sık görülmektedir. Dünyada obezite sıklığı gün geçtikçe artmaktadır.

Şişmanlık pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Gelişimsel obezitede gıda alımını kontrol eden beyin bölgesi olan hipotalamusun doğuştan ya da edinsel hastalıklarla zarar görmesi veya vücutta hormonların artışı veya azalışıyla karakterize bazı hastalıklarda şişmanlık ortaya çıkabilir. Genetik faktörler, birden fazla hastalığın bir arada görüldüğü sendromik vakalar olabilir. Ancak şişmanlık çoğunlukla diyette fazla gıda alımı veya az enerji harcanmasına bağlı olarak meydana gelir. Yüksek yağlı, büyük porsiyonlu yemeklerin tüketilmesi ve asansör, araba ve bilgisayar kullanan günümüz bireylerinin belirgin ölçüde azalan fiziksel aktivitesi enerji depolarının dolup taşmasına sonuç olarak fazla gelen enerjinin yağ olarak depolanmasına sebep olmaktadır.

Obezite yalnızca dış görünüşü etkilememektedir. VKİ arttıkça ölüm oranlarında da artma görülmektedir. VKİ 30kg/m2 ’den 40 kg/m2 ve üzerine doğru çıktıkça beklenen yaşam süresi üzerinde neredeyse sigaranın yarattığı olumsuz etkiye benzer bir etki ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi fazla yağ miktarının vücutta kan şekeri miktarını düzenlemek başta olmak üzere pek çok fonksiyonu olan insülin hormonuna bir direnç gelişmesine yol açmasıdır. Bunun sonucunda da şişman hastalarda hipertansiyon, felç, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, kanser, uyku apnesi, kolesterol yüksekliği gibi sorunların daha sıklıkla ortaya çıkmaktadır.

Şişmanlığın tedavisinde ilk yapılması gereken kalori kısıtlamasıdır. Hastanın bireysel özellikleri göz önüne alınarak farklı kalorilerde ve kombinasyonlarda diyetler önerilebilir. Hasta aktivite miktarını arttırmalıdır. Bir kilonun tam 7000 kalori olduğu göz önüne alınarak haftada 0.5-1.5 kg kaybının hedeflendiği programlar uygun olacaktır. Bunun dışında ilaç ve cerrahi tedaviler söz konusudur. Piyasada bağırsaktan yağ emilimini azaltan orlistat ve açlık hissini yatıştıran sibutramin mevcuttur. Ancak son dönemde ortaya çıkan yan etkiler nedeniyle sibutramin piyasadan çekilmiştir. İleri derece şişman olan hastalarda mide ve bağırsaklara yönelik cerrahi girişimler kullanılabilmektedir.

Şişmanlığın Beden ve Özgüven Açısından Değerlendirilmesi
Şişmanlık sadece bedensel sağlıkla ilgili yüklerden sorumlu değildir. Kilolu bireylerin uğradığı ayrımcılık pek çoğunda depresyon, endişe bozuklukları, düşük öz güven, yeme bozuklukları, negatif vücut algısı yaratmaktadır. Toplum obez bireyleri damgalamakta bu da tepkisel olarak yeme miktarını arttırıp fiziksel aktiviteyi kısıtlayarak kiloyu daha da arttırmaktadır.

“Zarif”, “hoş”, “enfes”, “harika”, muhteşem ve benzeri ifadelerle birlikte “güzel” sözcüğü de genellikle beğenilen bir şeyi betimlemek için kullanılan bir sıfattır. Bu anlamda güzel ve iyi birbirinin yerine kullanılabilirken, bu aslında kendimiz için isteyebileceğimiz bir şey anlamına gelmektedir. Botticelli’nin de Paul Rubens’in Venüs’ü de Kate Moss’un ölçülerinden çok uzaktır. Zayıflığın kabul gördüğü 21. Yüzyıl belki de kilo konusunda en büyük acımasızlığın yaşandığı zamandır. Şişman tasvir edilen Venüs görüntüsü şişmanlığın olumlu algısı olarak yansısa da ince bir belin 16. yüzyıldan beri, güzelliğin değişmez bir parçası olarak algılandığı ortadadır. Kadın vücudunun belli parçalarının sağlığının ve doğurganlığın işareti olduğu varsayılırsa, artan karın yağlanmasının azalmış östrojen seviyelerine ve buna bağlı olarak doğurganlığın azalmasına yol açtığını bu seviyelerin biyokimyasal olarak ölçülmesine gerek kalmadan da bilindiği söylenebilir. Bu bakımdan şişmanların damgalanması noktasında kadınlar biraz daha fazla zarar görmektedir.
 
Üst