Selvi: Kılıçdaroğlu tanıklık yapacak mı?
Hürriyet gazetesi muharriri Abdulkadir Selvi, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun “Eğer iş belirli kümelerin ellerine silah alıp muhakkak bireyleri öldürme yoluna gitmezlerse bir tansiyon olmaz. Umarım o denli bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler… bu biçimde telaşlarım var” biçimindeki sözü daha sonrası başlayan soruşturmayı köşesine taşıdı.
‘Kılıçdaroğlu tanıklık yapacak mı?’ başlıklı yazısındaAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gerçek olanı yaptığını belirten Selvi, “Şimdi CHP önderine düşen, kendisine ulaşan istihbaratı ya da duyumu her her neyse yargı ile paylaşması” dedi.
Selvi, soruşturma açıldığının belirtildiğı sırada Meclis’te olduğunu tabir ederek “İşin türel boyutunu araştırdım. Kılıçdaroğlu, milletvekili olduğu için yasama dokunulmazlığı var. O niçinle söz vermesi için dokunulmazlığının kaldırılması gerekir mi gerekmez mi, sorusuna cevap aradım” tabirini kullandı.
Bu noktada Selvi, anayasanın milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen 83. unsurunu hatırlattı:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve kelamlarından, Meclis’te ileri sürdükleri niyetlerden, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine Meclisçe öbür bir karar alınmadıkça bunları Meclis haricinde yenidenlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Seçimdilk evvel yahut daha sonra bir cürüm işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in sonucu olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimdilk evvel soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü unsurundaki durumlar bu kararın haricindedır.”
Dokunulmazlığı kaldırılacak mı?
Selvi, Kılıçdaroğlu’nun bu soruşturmada sanık olmadığını anımsatarak şunları kaydetti:
“Şüpheli olmadığı için dokunulmazlığının kaldırılmasının talep edilmesi kelam konusu değil. Fakat Kılıçdaroğlu’nun şahit olarak söz vermesinin önünde bir mani bulunmuyor. Fakat bunu Kılıçdaroğlu’nun kabul etmesi gerekiyor. Tabir vermek istemediği takdirde zorla getirilmesi üzere bir durum kelam konusu değil. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kendisini dinleyebilir ya da sözüne başvurabilir.
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi 27 Kasım 2017 tarihinde Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Nuriye Gülmen davasında tanıklık yapmıştı. Tanıklık yapmaya mahzur yok.
Daha dikkatli olması gerekmez miydi?
Cumhurbaşkanı adaylığına soyunan CHP önderinin siyasi cinayetler üzere tehlikeli bir mevzuda elinde bir bilgi var ise paylaşmaması düşünülemez. Zira tahminen paylaşacağı bilgi siyasi cinayetlerin önlenmesini sağlayacak. Yok şayet elinde bir bilgi yoksa, CHP Genel Başkanlığı üzere kıymetli bir koltukta oturan ve Türkiye’yi yönetmeye talip olan bir başkanın siyasi cinayetler konusunda konuşurken daha dikkatli olması gerekmez miydi?
Kılıçdaroğlu, 13 Mart 2016 tarihinde emsal bir iddiayı lisana getirmiş, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler dahil, her şeyi yapabilecek durumda şu anda’ demişti.
Allah’a şükür ki, o argümanı boşa çıkmıştı. Kılıçdaroğlu’nun öteki çağrışımlara yol açmaması için elindeki ayrıntıları Cumhuriyet savcıları ile paylaşmasında fayda var. Yoksa ülkeyi tehlikeli bir tansiyonun içine süreklerken, kendisi de yalancı ithamı ile karşı karşıya kalır.
Siyasi cinayetler
Türkiye’de siyasi cinayetler işlenmedi mi? Gün Sazak’tan Nihat Erim’e, Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Bahriye Üoldukça’tan Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink’e kadar birfazlaca aydın ve siyasetçimiz suikastlere kurban gitti. Siyasi cinayetler üzerinden darbelerin önü açıldı. O niçinle bu iş, önemli bir iştir. Kılıçdaroğlu da Artvin’de PKK’nın roketatarlı saldırısına maruz kaldı. Çubuk’ta linç edilmek istendi.
Başbakanın gece yarısı telefonu
29 Aralık 2016 günüydü. Kılıçdaroğlu, ormanlarla ilgili bir programa katılmak üzere Bodrum’daydı. Gece 23’te telefonu çaldı. Arayan, Başbakan Binali Yıldırım’dı. Başbakan, öndere yönelik önemli bir suikast ihbarı alındığını belirterek Kılıçdaroğlu’na zırhlı araç tahsis etmek istediklerini bildirdi. Başbakan’ın paylaştığı bilgilerden ikna olan Kılıçdaroğlu’na zırhlı araç tahsis edilmişti.
Kılıçdaroğlu’nun savunması
Kılıçdaroğlu, siyasi cinayetler konusundaki korkusunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Akşener’e Rize seyahatinde gösterilen reaksiyon üzerine, ‘Gelin hanım dua et ki Rize’de epeyce ileri gitmeden ders verdiler. Bunlar yeterli günler, daha neler olacak neler’ kelamlarına dayandırıyor. Şu ana kadar bu tarafta bir istihbarattan kelam etmedi. Erdoğan demokratik yansıyı kast etti. Ayrıyeten Erdoğan, bu ülkeyi 20 yıldır yöneten birisi. Onun devrinde siyasi cinayetlerin önüne geçildi. Bu lafdan bir siyasi cinayet çıkarımı yapılamaz. Lakin geçmişi siyasi cinayetlerle dolu olan bu ülkede Kılıçdaroğlu’nun kelamları üzerine mafya, terör örgütleri ve yabancı istihbarat servisleri siyasi cinayetlere soyunabilirler. Zira kurt, bulanık havayı sever.”
Alıntıdır
Hürriyet gazetesi muharriri Abdulkadir Selvi, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun “Eğer iş belirli kümelerin ellerine silah alıp muhakkak bireyleri öldürme yoluna gitmezlerse bir tansiyon olmaz. Umarım o denli bir tablo da Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler… bu biçimde telaşlarım var” biçimindeki sözü daha sonrası başlayan soruşturmayı köşesine taşıdı.
‘Kılıçdaroğlu tanıklık yapacak mı?’ başlıklı yazısındaAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gerçek olanı yaptığını belirten Selvi, “Şimdi CHP önderine düşen, kendisine ulaşan istihbaratı ya da duyumu her her neyse yargı ile paylaşması” dedi.
Selvi, soruşturma açıldığının belirtildiğı sırada Meclis’te olduğunu tabir ederek “İşin türel boyutunu araştırdım. Kılıçdaroğlu, milletvekili olduğu için yasama dokunulmazlığı var. O niçinle söz vermesi için dokunulmazlığının kaldırılması gerekir mi gerekmez mi, sorusuna cevap aradım” tabirini kullandı.
Bu noktada Selvi, anayasanın milletvekili dokunulmazlığını düzenleyen 83. unsurunu hatırlattı:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve kelamlarından, Meclis’te ileri sürdükleri niyetlerden, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine Meclisçe öbür bir karar alınmadıkça bunları Meclis haricinde yenidenlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Seçimdilk evvel yahut daha sonra bir cürüm işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in sonucu olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimdilk evvel soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü unsurundaki durumlar bu kararın haricindedır.”
Dokunulmazlığı kaldırılacak mı?
Selvi, Kılıçdaroğlu’nun bu soruşturmada sanık olmadığını anımsatarak şunları kaydetti:
“Şüpheli olmadığı için dokunulmazlığının kaldırılmasının talep edilmesi kelam konusu değil. Fakat Kılıçdaroğlu’nun şahit olarak söz vermesinin önünde bir mani bulunmuyor. Fakat bunu Kılıçdaroğlu’nun kabul etmesi gerekiyor. Tabir vermek istemediği takdirde zorla getirilmesi üzere bir durum kelam konusu değil. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kendisini dinleyebilir ya da sözüne başvurabilir.
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi 27 Kasım 2017 tarihinde Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Nuriye Gülmen davasında tanıklık yapmıştı. Tanıklık yapmaya mahzur yok.
Daha dikkatli olması gerekmez miydi?
Cumhurbaşkanı adaylığına soyunan CHP önderinin siyasi cinayetler üzere tehlikeli bir mevzuda elinde bir bilgi var ise paylaşmaması düşünülemez. Zira tahminen paylaşacağı bilgi siyasi cinayetlerin önlenmesini sağlayacak. Yok şayet elinde bir bilgi yoksa, CHP Genel Başkanlığı üzere kıymetli bir koltukta oturan ve Türkiye’yi yönetmeye talip olan bir başkanın siyasi cinayetler konusunda konuşurken daha dikkatli olması gerekmez miydi?
Kılıçdaroğlu, 13 Mart 2016 tarihinde emsal bir iddiayı lisana getirmiş, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler dahil, her şeyi yapabilecek durumda şu anda’ demişti.
Allah’a şükür ki, o argümanı boşa çıkmıştı. Kılıçdaroğlu’nun öteki çağrışımlara yol açmaması için elindeki ayrıntıları Cumhuriyet savcıları ile paylaşmasında fayda var. Yoksa ülkeyi tehlikeli bir tansiyonun içine süreklerken, kendisi de yalancı ithamı ile karşı karşıya kalır.
Siyasi cinayetler
Türkiye’de siyasi cinayetler işlenmedi mi? Gün Sazak’tan Nihat Erim’e, Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Bahriye Üoldukça’tan Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink’e kadar birfazlaca aydın ve siyasetçimiz suikastlere kurban gitti. Siyasi cinayetler üzerinden darbelerin önü açıldı. O niçinle bu iş, önemli bir iştir. Kılıçdaroğlu da Artvin’de PKK’nın roketatarlı saldırısına maruz kaldı. Çubuk’ta linç edilmek istendi.
Başbakanın gece yarısı telefonu
29 Aralık 2016 günüydü. Kılıçdaroğlu, ormanlarla ilgili bir programa katılmak üzere Bodrum’daydı. Gece 23’te telefonu çaldı. Arayan, Başbakan Binali Yıldırım’dı. Başbakan, öndere yönelik önemli bir suikast ihbarı alındığını belirterek Kılıçdaroğlu’na zırhlı araç tahsis etmek istediklerini bildirdi. Başbakan’ın paylaştığı bilgilerden ikna olan Kılıçdaroğlu’na zırhlı araç tahsis edilmişti.
Kılıçdaroğlu’nun savunması
Kılıçdaroğlu, siyasi cinayetler konusundaki korkusunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Akşener’e Rize seyahatinde gösterilen reaksiyon üzerine, ‘Gelin hanım dua et ki Rize’de epeyce ileri gitmeden ders verdiler. Bunlar yeterli günler, daha neler olacak neler’ kelamlarına dayandırıyor. Şu ana kadar bu tarafta bir istihbarattan kelam etmedi. Erdoğan demokratik yansıyı kast etti. Ayrıyeten Erdoğan, bu ülkeyi 20 yıldır yöneten birisi. Onun devrinde siyasi cinayetlerin önüne geçildi. Bu lafdan bir siyasi cinayet çıkarımı yapılamaz. Lakin geçmişi siyasi cinayetlerle dolu olan bu ülkede Kılıçdaroğlu’nun kelamları üzerine mafya, terör örgütleri ve yabancı istihbarat servisleri siyasi cinayetlere soyunabilirler. Zira kurt, bulanık havayı sever.”
Alıntıdır