Kılıçdaroğlu: En büyük Sorosçu Erdoğan’dır
Muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve vatandaşla buluşmak üzere Kars’a gelen CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
T24’ten Eray Görgülü’nün haberine nazaran, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin Osman Kavala davetine verdiği “Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız çabası arasındaler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak üzere bir lüksümüz olamaz” karşılığıyla ilgili soru üzerine şunları söylemiş oldu:
“Gazeteci Erdoğan’a şu soru soruyu sordu mu sanki? Siz Soros’la hangi münasebetle fotoğraf çektirdiniz ve birebir masaya oturdunuz? En büyük Sorosçu Erdoğan’dır. Soros’la masaya oturdu. Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı? Erdoğan’ın, Soros’la masaya neden oturduğunu, hangi münasebetle oturduğunu çıkıp millete anlatması lazım. Dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi gerçek bulmam. Biz kendi sıkıntımızı kendimiz çözeriz. Gerçekten bu ülkeye demokrasiyi birinci seçimlerde getireceğiz. Bunu bütün dünya, batısı da doğusu da bu gerçeği gorecekler.”
‘Erdoğan onları benim külahıma anlatsın’
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “siyasi cinayetler işlenebilir” savı ile ilgili “Büsbütün meczup saçması. İspatlamakla yükümlüsün” kelamlarına de karşılık verdi. Savcılığa bu mevzuda dilekçe verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu:
“Erdoğan, hangi münasebetle Meral Akşener’i ve beni tehdit etti? ‘İktidara talip olmaktan vazgeçin’ dedi. Evvel bunun cevabını alması lazım savcılık. Bunun cevabını aldıktan daha sonra biz gerekli yanıtı veririz. Zira tehdidi yapan ben değilim. Tehdidi yapan devletin bir numarası. Ulusal İstihbarat ona bağlı, emniyet istihbarat ona bağlı. Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ona bağlı. O kişi tehdit ediyor. Sayın Meral Akşener’i tehdit ediyor. ‘Dur daha başına neler gelecek’ diyor, ne demek bu? Beni tehdit ediyor.”
Çubuk’ta kendisine yönelik linç teşebbüsünü de hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu biçimde devam etti:
“Kim yaptı bu linç teşebbüsünü? Sorguladın mı, sorgulamadın. Devletin derinliklerinde kim karıştırıyor bu olayları? niye ağır cezada yargılanmıyor bu beşerler da niye Çubuk’taki mahkemede yargılanıyor? Erdoğan onları benim külahıma anlatsın.”
18 Ekim’de iki kriter: Kabahat ve kanuna terslik
Kılıçdaroğlu, kabahat işleyen ve hukuka karşıt süreçlere imza atan bürokratlara yaptığı “18 Ekim milat” ihtarına da açıklık getirdi. Kelam konusu miladın Anayasa’da konusu hata olan işleri kapsamadığını belirten ve “Benim affetme yetkim yok” diyen Kılıçdaroğlu, 18 Ekim tarihinin konusu kabahat olmayan lakin kurallara terslik taşıyan iş ve süreçler için belirlediklerinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, 18 Ekim ile ilgili soruya şu cevabı verdi:
“İktidara geldiğimizde onların hepsini yapacağız. Siz de nazaranceksiniz. Adaleti getireceğiz. Altını itinayla çizeyim. Cürüm işleyen, konusu hata olan. Zira Anayasa’da ‘konusu hata olan bir işi buyruk gelse dahi yapmayacaksınız’ diyor. Konusu kabahat olan, konusu kabahat olduğu biçimde üstten gelen talimatın gereğini yapan esasen kabahat işlemiş olur. Konusu kabahat teşkil edenler hariç. Zira benim affetme yetkim yok. Onun için özel bir yasa çıkması lazım. İki şey var. Bir, kanuna karşıtlık, hata değil. Kanuna karşıtlık var ise yazılı talimat alırsa yapmak zorunda aslına bakarsanız. ötürüsıyla buna bir şey diyemeyiz. Onun için 18 Ekim’i koyduk. ‘Şunu şuraya götür’ diyor. Götürmesinin kamu açısından bir sürü ezası var. ‘Bu hakikat değildir’ diyor, yazılı talimat veriyor ‘yapacaksın’ diyor. Bu, konusu hata değil ancak kurallara ters bir iş. ötürüsıyla yasa yapacaksın diyor memura, yazılı talimat geldiği için senin hakkında hiç bir şey yapılmaz. Fakat konusu kabahat ise, o Anayasa’da yer alıyor, o talimat gelsin gelmesin işlenmişse gereği yapılır.”
‘Milletin sırtına binmişler, kene üzere milletin kanını emiyorlar’
Kılıçdaroğlu, erken seçim davetlerine yönelik bir soru üzerine de şunları söylemiş oldu:
“Biz çağrıyı Erdoğan gitsin diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin diye Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz. Yani milletin sırtına binmişler. Kene üzere milletin kanını emiyorlar. Saray ve şürekası perişan ettiler milleti. Dolar bazında ihale veren, devlete dolarla borç veren insanların tamamı kazandı. Köprüden, yoldan, tünelden geçen, dolarla bu işten gelir elde edenlerin tamamı kazandı. Kaybeden kim? Bu ülkenin yoksul fukarası, çiftçiden emeklisine, sanayicisine kadar herkes kaybetti. Bu, nereye kadar götürecek ülkeyi? Tam bir felakete gdolayıyor. Bir ekonomik buhran giderek derinleşiyor. Biz aslında dediğim üzere toplum daha büyük maliyetlere katlanmasın diye, yoksa geçen her gün esasen bizim lehimize, onun lehine değil. Biz bunun da farkındayız fakat biz Erdoğan’ı değil ülkeyi düşünüyoruz. O ise yalnızca sarayı düşünüyor. Ben burada oturayım, ne kadar uzun müddet oturursam o kadar daha zenginleşirim diyor. Ben zenginleşirim, çoluğum çocuğum zenginleşir, bizim etrafımız zenginleşir, onun da hedefi o. Zira Erdoğan ve etrafı devleti soyulacak organ olarak görüyorlar. Ne kadar fazlaca soygun yaparlarsa o kadar emellerine ulaşmış olacaklar.”
Adaylık karşılığı: Ona ittifak karar verecek
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ait soru üzerine de, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir ortaya gelen vakit zaman istişare eden bir ittifakız. ötürüsıyla bizim kalkıp da ittifakın öteki bileşenlerini büsbütün devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak üzere bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona bakılırsa bir yol haritası belirlenir” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, 2023 seçimlerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle gitmeye hazırlanan 6 muhalefet partisinin ortak çalışması kararında başkanların bir ortaya gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine de, “Görüşmeye bağlı, evvel bir unsurların netleşmesi ve kabulü gerekiyor. Netleştikten daha sonra, önderler bir ortaya gelip bunu imzalasınlar mı, yoksa genel lider yardımcıları bunu bir ortaya gelip imzalasınlar mı? O etapta oturulur konuşulur” tabirini kullandı.
‘Yetkiyi bir şahsa vermişler, bu saatten daha sonra olmaz’
İktidarın mevcut sistemin eksiklerini giderecek biçimde meclisin güçlendirilmesine yönelik bir çalışma yapması halinde buna dayanak verip vermeyecekleri sorusu ile ilgili “Otoriter bir yapıyla birebir masaya oturmayız” diyen. Kılıçdaroğlu, revizyon mümkünlüğü görüp görmediğine ait de şu biçimde konuştu:
“Neyini revizyon edecekler? Bütün yetkiyi esasen bir şahsa vermişler. O bir kişinin talimatı Bahçeli için de geçerli, MHP’li milletvekilleri için de AK Parti milletvekilleri için de geçerli. Bunların bir fikir üretme kapasiteleri artık yok. Bu saatten daha sonra olamaz aslına bakarsan. Yetki oraya verilmiş. Yetkilerini tahminen az bulup, parlamentonun yetkilerini biraz daha nasıl kısıtlayabiliriz diye düşünebilirler. Tahminen bu biçimde bir düzenleme getirebilirler. Ona da Bahçeli ne der bilmiyorum.”
‘Tezkereyi MYK’da görüşeceğiz’
Irak ve Suriye’ye hudut ötesi operasyon için Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını önnazarann ve TBMM Başkanlığına sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile ilgili soru üzerine de, “Daha çabucak hemen MYK’da görüşmedik. Daha vaktimiz var, yeni geldi. Ayak üstü bir görüştük. İçeriğini sordum arkadaşlara. bundan evvelki tezkereden farklılık var mı yok mu? MYK’da görüşeceğiz, tutumumuzu belirleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin tezkereyi iç siyaset materyali yapmak istediği tenkitleri ile ilgili de, şöyleki konuştu:
“AK Parti’nin ne yapacağından epey Erdoğan’ın ne yapacağını sormak lazım. Zira AK parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var orada. Orada AK Parti sırasında oturan milletvekillerinin bu bir bireye itiraz etme, niyetlerini tabir etme bahtları aslına bakarsanız yok. ötürüsıyla o çerçevede bakmak lazım. Erdoğan ne yapar, Erdoğan’ın ne yapacağını kimse bilmez. Zira sağlıklı bir idare anlayışına sahip değil. Ne yapacağını kimse bilmiyor?”
Kılıçdaroğlu, Kars ziyareti çerçevesinde vatandaşın nasıl bir bildiri verdiği sorusunu da, “Bir an evvel iktidara gelin ve bizi kurtarın” biçiminde yanıtladı.
Alıntıdır
Muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve vatandaşla buluşmak üzere Kars’a gelen CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
T24’ten Eray Görgülü’nün haberine nazaran, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin Osman Kavala davetine verdiği “Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız çabası arasındaler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak üzere bir lüksümüz olamaz” karşılığıyla ilgili soru üzerine şunları söylemiş oldu:
“Gazeteci Erdoğan’a şu soru soruyu sordu mu sanki? Siz Soros’la hangi münasebetle fotoğraf çektirdiniz ve birebir masaya oturdunuz? En büyük Sorosçu Erdoğan’dır. Soros’la masaya oturdu. Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı? Erdoğan’ın, Soros’la masaya neden oturduğunu, hangi münasebetle oturduğunu çıkıp millete anlatması lazım. Dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi gerçek bulmam. Biz kendi sıkıntımızı kendimiz çözeriz. Gerçekten bu ülkeye demokrasiyi birinci seçimlerde getireceğiz. Bunu bütün dünya, batısı da doğusu da bu gerçeği gorecekler.”
‘Erdoğan onları benim külahıma anlatsın’
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “siyasi cinayetler işlenebilir” savı ile ilgili “Büsbütün meczup saçması. İspatlamakla yükümlüsün” kelamlarına de karşılık verdi. Savcılığa bu mevzuda dilekçe verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söylemiş oldu:
“Erdoğan, hangi münasebetle Meral Akşener’i ve beni tehdit etti? ‘İktidara talip olmaktan vazgeçin’ dedi. Evvel bunun cevabını alması lazım savcılık. Bunun cevabını aldıktan daha sonra biz gerekli yanıtı veririz. Zira tehdidi yapan ben değilim. Tehdidi yapan devletin bir numarası. Ulusal İstihbarat ona bağlı, emniyet istihbarat ona bağlı. Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ona bağlı. O kişi tehdit ediyor. Sayın Meral Akşener’i tehdit ediyor. ‘Dur daha başına neler gelecek’ diyor, ne demek bu? Beni tehdit ediyor.”
Çubuk’ta kendisine yönelik linç teşebbüsünü de hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu biçimde devam etti:
“Kim yaptı bu linç teşebbüsünü? Sorguladın mı, sorgulamadın. Devletin derinliklerinde kim karıştırıyor bu olayları? niye ağır cezada yargılanmıyor bu beşerler da niye Çubuk’taki mahkemede yargılanıyor? Erdoğan onları benim külahıma anlatsın.”
18 Ekim’de iki kriter: Kabahat ve kanuna terslik
Kılıçdaroğlu, kabahat işleyen ve hukuka karşıt süreçlere imza atan bürokratlara yaptığı “18 Ekim milat” ihtarına da açıklık getirdi. Kelam konusu miladın Anayasa’da konusu hata olan işleri kapsamadığını belirten ve “Benim affetme yetkim yok” diyen Kılıçdaroğlu, 18 Ekim tarihinin konusu kabahat olmayan lakin kurallara terslik taşıyan iş ve süreçler için belirlediklerinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, 18 Ekim ile ilgili soruya şu cevabı verdi:
“İktidara geldiğimizde onların hepsini yapacağız. Siz de nazaranceksiniz. Adaleti getireceğiz. Altını itinayla çizeyim. Cürüm işleyen, konusu hata olan. Zira Anayasa’da ‘konusu hata olan bir işi buyruk gelse dahi yapmayacaksınız’ diyor. Konusu kabahat olan, konusu kabahat olduğu biçimde üstten gelen talimatın gereğini yapan esasen kabahat işlemiş olur. Konusu kabahat teşkil edenler hariç. Zira benim affetme yetkim yok. Onun için özel bir yasa çıkması lazım. İki şey var. Bir, kanuna karşıtlık, hata değil. Kanuna karşıtlık var ise yazılı talimat alırsa yapmak zorunda aslına bakarsanız. ötürüsıyla buna bir şey diyemeyiz. Onun için 18 Ekim’i koyduk. ‘Şunu şuraya götür’ diyor. Götürmesinin kamu açısından bir sürü ezası var. ‘Bu hakikat değildir’ diyor, yazılı talimat veriyor ‘yapacaksın’ diyor. Bu, konusu hata değil ancak kurallara ters bir iş. ötürüsıyla yasa yapacaksın diyor memura, yazılı talimat geldiği için senin hakkında hiç bir şey yapılmaz. Fakat konusu kabahat ise, o Anayasa’da yer alıyor, o talimat gelsin gelmesin işlenmişse gereği yapılır.”
‘Milletin sırtına binmişler, kene üzere milletin kanını emiyorlar’
Kılıçdaroğlu, erken seçim davetlerine yönelik bir soru üzerine de şunları söylemiş oldu:
“Biz çağrıyı Erdoğan gitsin diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin diye Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz. Yani milletin sırtına binmişler. Kene üzere milletin kanını emiyorlar. Saray ve şürekası perişan ettiler milleti. Dolar bazında ihale veren, devlete dolarla borç veren insanların tamamı kazandı. Köprüden, yoldan, tünelden geçen, dolarla bu işten gelir elde edenlerin tamamı kazandı. Kaybeden kim? Bu ülkenin yoksul fukarası, çiftçiden emeklisine, sanayicisine kadar herkes kaybetti. Bu, nereye kadar götürecek ülkeyi? Tam bir felakete gdolayıyor. Bir ekonomik buhran giderek derinleşiyor. Biz aslında dediğim üzere toplum daha büyük maliyetlere katlanmasın diye, yoksa geçen her gün esasen bizim lehimize, onun lehine değil. Biz bunun da farkındayız fakat biz Erdoğan’ı değil ülkeyi düşünüyoruz. O ise yalnızca sarayı düşünüyor. Ben burada oturayım, ne kadar uzun müddet oturursam o kadar daha zenginleşirim diyor. Ben zenginleşirim, çoluğum çocuğum zenginleşir, bizim etrafımız zenginleşir, onun da hedefi o. Zira Erdoğan ve etrafı devleti soyulacak organ olarak görüyorlar. Ne kadar fazlaca soygun yaparlarsa o kadar emellerine ulaşmış olacaklar.”
Adaylık karşılığı: Ona ittifak karar verecek
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ait soru üzerine de, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir ortaya gelen vakit zaman istişare eden bir ittifakız. ötürüsıyla bizim kalkıp da ittifakın öteki bileşenlerini büsbütün devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak üzere bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona bakılırsa bir yol haritası belirlenir” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, 2023 seçimlerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle gitmeye hazırlanan 6 muhalefet partisinin ortak çalışması kararında başkanların bir ortaya gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine de, “Görüşmeye bağlı, evvel bir unsurların netleşmesi ve kabulü gerekiyor. Netleştikten daha sonra, önderler bir ortaya gelip bunu imzalasınlar mı, yoksa genel lider yardımcıları bunu bir ortaya gelip imzalasınlar mı? O etapta oturulur konuşulur” tabirini kullandı.
‘Yetkiyi bir şahsa vermişler, bu saatten daha sonra olmaz’
İktidarın mevcut sistemin eksiklerini giderecek biçimde meclisin güçlendirilmesine yönelik bir çalışma yapması halinde buna dayanak verip vermeyecekleri sorusu ile ilgili “Otoriter bir yapıyla birebir masaya oturmayız” diyen. Kılıçdaroğlu, revizyon mümkünlüğü görüp görmediğine ait de şu biçimde konuştu:
“Neyini revizyon edecekler? Bütün yetkiyi esasen bir şahsa vermişler. O bir kişinin talimatı Bahçeli için de geçerli, MHP’li milletvekilleri için de AK Parti milletvekilleri için de geçerli. Bunların bir fikir üretme kapasiteleri artık yok. Bu saatten daha sonra olamaz aslına bakarsan. Yetki oraya verilmiş. Yetkilerini tahminen az bulup, parlamentonun yetkilerini biraz daha nasıl kısıtlayabiliriz diye düşünebilirler. Tahminen bu biçimde bir düzenleme getirebilirler. Ona da Bahçeli ne der bilmiyorum.”
‘Tezkereyi MYK’da görüşeceğiz’
Irak ve Suriye’ye hudut ötesi operasyon için Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını önnazarann ve TBMM Başkanlığına sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile ilgili soru üzerine de, “Daha çabucak hemen MYK’da görüşmedik. Daha vaktimiz var, yeni geldi. Ayak üstü bir görüştük. İçeriğini sordum arkadaşlara. bundan evvelki tezkereden farklılık var mı yok mu? MYK’da görüşeceğiz, tutumumuzu belirleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin tezkereyi iç siyaset materyali yapmak istediği tenkitleri ile ilgili de, şöyleki konuştu:
“AK Parti’nin ne yapacağından epey Erdoğan’ın ne yapacağını sormak lazım. Zira AK parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var orada. Orada AK Parti sırasında oturan milletvekillerinin bu bir bireye itiraz etme, niyetlerini tabir etme bahtları aslına bakarsanız yok. ötürüsıyla o çerçevede bakmak lazım. Erdoğan ne yapar, Erdoğan’ın ne yapacağını kimse bilmez. Zira sağlıklı bir idare anlayışına sahip değil. Ne yapacağını kimse bilmiyor?”
Kılıçdaroğlu, Kars ziyareti çerçevesinde vatandaşın nasıl bir bildiri verdiği sorusunu da, “Bir an evvel iktidara gelin ve bizi kurtarın” biçiminde yanıtladı.
Alıntıdır