Hilal Kaplan: Kılıçdaroğlu genel lider koltuğunu, CHP’de oynadığı ‘Bizans oyunları’na borçlu
Hilal Kaplan, ‘Yürü be Demokrat Dede’ başlıklı yazısında, ‘Demokrat Dede’ denmesinin ‘Gandi Kemal’den daha inandırıcı olduğu görüşünü lisana getirerek, “En azından ‘dede’ kısmı katiyen hakikat. Lakin demokratlığı çok tartışmalı. Çünkü fazlaca partili demokrasiye geçmemizden itibarenki Türk siyasi tarihinde parti içi “lider sultası” kurma manasında Kılıçdaroğlu’ndan daha maharetli bir önder sıkıntı buluruz” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı 2 halk oylaması, 4 genel seçim, 2 mahallî seçim ve 2 Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplamda 10 seçim kaybettiğini hatırlatan Sabah muharriri Kaplan, ” 10 seçim kaybedip hâlâ genel lider koltuğunda oturmasını, CHP Genel Merkezi’nde oynadığı ‘Bizans oyunları’na borçlu olduğunu kendisi de bal üzere biliyor. Kendi listesini kendisi oluşturup, vakit zaman gerektiğinde kongre ve kurultay ertelettiği de malum. Hatta CHP’li üyelerin tehditle ‘yola getirildiği’ bile bir daha CHP’lilerce söylenmişti” diye yazdı.
Kaplan yazısının devamında bahisle ilgili şunları kaydetti:
– “Ayrıca halkın seçtiği birinci Cumhurbaşkanı’nı her fırsatta aşağılaması, Milletin Konutu’na “Saray” diye hitap etmesi de demokrasiye olan hıncının bir tezahürü olsa gerek.
Fakat “demokrat dede”nin son teklifini dedelerimiz bile düşünemezdi sanırım. Şöyle demiş: “Çalışır yahut çalışamaz. Çalışan, minimum fiyatın altındaysa taban fiyata tamamlanacak. Geliri yoksa taban fiyat kadar gelir ödenecek.”
Bu durumda “Kim, niye minimum fiyatla çalışsın?” ya da çalışanın verdiği vergiyle çalışmayanı doyurmanın haklılığı üzere sorular ortaya çıkıyor ki sormak beyhude. Çünkü SGK’yı batıran müflis genel müdüre iktisat sorarsanız, “Herkese benden iki anahtar” diye bol kepçe sallayan siyasetçileri bile bu biçimde mumla ararsınız…”
Alıntıdır
Hilal Kaplan, ‘Yürü be Demokrat Dede’ başlıklı yazısında, ‘Demokrat Dede’ denmesinin ‘Gandi Kemal’den daha inandırıcı olduğu görüşünü lisana getirerek, “En azından ‘dede’ kısmı katiyen hakikat. Lakin demokratlığı çok tartışmalı. Çünkü fazlaca partili demokrasiye geçmemizden itibarenki Türk siyasi tarihinde parti içi “lider sultası” kurma manasında Kılıçdaroğlu’ndan daha maharetli bir önder sıkıntı buluruz” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı 2 halk oylaması, 4 genel seçim, 2 mahallî seçim ve 2 Cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplamda 10 seçim kaybettiğini hatırlatan Sabah muharriri Kaplan, ” 10 seçim kaybedip hâlâ genel lider koltuğunda oturmasını, CHP Genel Merkezi’nde oynadığı ‘Bizans oyunları’na borçlu olduğunu kendisi de bal üzere biliyor. Kendi listesini kendisi oluşturup, vakit zaman gerektiğinde kongre ve kurultay ertelettiği de malum. Hatta CHP’li üyelerin tehditle ‘yola getirildiği’ bile bir daha CHP’lilerce söylenmişti” diye yazdı.
Kaplan yazısının devamında bahisle ilgili şunları kaydetti:
– “Ayrıca halkın seçtiği birinci Cumhurbaşkanı’nı her fırsatta aşağılaması, Milletin Konutu’na “Saray” diye hitap etmesi de demokrasiye olan hıncının bir tezahürü olsa gerek.
Fakat “demokrat dede”nin son teklifini dedelerimiz bile düşünemezdi sanırım. Şöyle demiş: “Çalışır yahut çalışamaz. Çalışan, minimum fiyatın altındaysa taban fiyata tamamlanacak. Geliri yoksa taban fiyat kadar gelir ödenecek.”
Bu durumda “Kim, niye minimum fiyatla çalışsın?” ya da çalışanın verdiği vergiyle çalışmayanı doyurmanın haklılığı üzere sorular ortaya çıkıyor ki sormak beyhude. Çünkü SGK’yı batıran müflis genel müdüre iktisat sorarsanız, “Herkese benden iki anahtar” diye bol kepçe sallayan siyasetçileri bile bu biçimde mumla ararsınız…”
Alıntıdır