Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: Afganistan’a dayanak sağlamak istiyoruz
Alman Der Spiegel mecmuasına yaptığı açıklama yapan Kalın, Türkiye’nin AB ile bağlarda yaşadığı meselelerin üstesinden gelinebileceğini belirterek, “Bunlar, müttefikler içinde yaşanan görüş ayrılıklarıdır. Almanya ile bağlantılarımızda de daha tansiyonlu devirlerden geçtik, lakin bunları geride bıraktık.” iletisi verdi.
İbrahim Kalın, ABD ile münasebetlere de değinerek, “İki ülke içinde öteki problemli husus ise Gülen örgütünün ABD’de serbestçe hareket edebilmesidir. Bu durum, soru işaretlerine niye olmakta ve müttefikler içindeki bağlantıları olumsuz etkilemektedir.” tabirini kullandı.
‘Türkiye NATO’ya bağlıdır’
Kalın, Türkiye’nin kuvvetli bir NATO üyesi olduğunu ve İttifaka kayıtsız koşulsuz bağlı olduğunu vurgulayarak, “Biroldukça NATO misyonuna da katkı sağladık. NATO’yu kuvvetli bir İttifak olarak görmek istiyoruz. Üye ülkeler içindeki problemler NATO’yu zayıflatmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa’da ABD’ye olan bağımlılığın azaltılıp azaltılmaması konusundaki tartışmalara da değinen Kalın, Avrupalıları biroldukça kararda birinci olarak Washington’a bakmaları niçiniyle eleştirdiğini bunun siyasi liderlik göstergesi olmadığını tabir etti.
Kalın, Avrupa’nın, siyasi ve ekonomik açıdan kuvvetli ve değerli bir kıta olduğunu, Avrupa’nın ABD’nin gölgesinde kalmak yerine, coğrafik ve stratejik kararlarda tesirini ve bağımsızlığını artırması gerektiğini vurguladı.
Batı’nın Çin ile rekabetinin yapan bir rekabet olarak kalmasını tercih ettiklerini kaydeden Kalın, “Rekabetin yıkıcı bir hal almasından üçüncü taraflar, bir öteki tabirle Asya ülkelerinin yanı sıra Avrupa ülkeleri de mağdur olacaktır. Bir taraf lehine karar almak yerine, kazan-kazan durumu oluşturmalıyız. Bilhassa salgın devrinde iş birliği yapmak zorundayız.” dedi.
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Suudi Arabistan ve Yunanistan ile yaşanan ihtilaflarda da yumuşama olmasının hatırlatılması üzerine Kalın, “İlişkilerimiz olağanlaşmaktadır. Bu ülkelerle gerginlik yaşanmasını istememiştik, alakaları bozma niyeti de taşımadık.” formunda konuştu.
‘Afganistan’a dayanak sağlamak istiyoruz’
Türkiye’nin Afganistan’da gelecekte nasıl bir rol üstlenmek istediğine ait soruyu da cevaplayan Kalın şunları kaydetti:
“Havaalanının bir daha hizmete açılması için Afganistan idaresine dayanak sağlamak istiyoruz. Bu mevzuda Katar ile teknik istişareler başlatılmıştır. Lakin yeni idarenin süratli biçimde karar alamaması niçiniyle durum moral bozucudur. Halihazırda Afgan Hükûmeti’ni resmen kabul etmekten çok hükûmetin kendi kendine yardım edebilecek konumda olmasını sağlamaya odaklanıyoruz. Taliban’la ekonomik durum, güvenlik meseleleri, hudutların korunması ve göç üzere çabucak hemen iktidara gelmedilk evvel de mevcut olan problemler hakkında konuşuyoruz. ABD’lilerin ülkeyi terk etme biçimi büyük kaos yaratmıştır. Taliban’dan daha kapsayıcı bir hükûmet kurmasını bekliyoruz. Geçenlerde açıklanan hükûmet, memleketler arası toplumun beklentilerini karşılamamıştır. Lakin beklentilerimiz konusunda da gerçekçi olmalıyız.”
Afganistan’dan beklenen göç hareketlerinin Suriye’den gerçekleşen göçle kıyaslanamayacağına dikkati çeken Kalın, “Ancak bu durum Afganistan’daki iktisadın çökmesi durumunda değişebilir. Ülkemiz kapasitesini aşarak yaklaşık dört milyon Suriyeliyi kabul etmiştir. Sonlarımızı korumak için her şeyi yapıyor, İran hudut güvenlik makamlarıyla birlikte çalışıyoruz. Ayrıyeten hududumuza duvar da inşa ettik. Milletlerarası toplum, ABD ve BM artık harekete geçmelidir. Daha fazla insan kabul edemeyiz.” dedi.
‘Her devir dış siyaset alanında farklı kararların alınmasını gerektirmektedir’
İbrahim Kalın göç konusunda geçmişte alınan kararlara da değinerek şu biçimde konuştu:
“Her devir dış siyaset alanında farklı kararların alınmasını gerektirmektedir. Bu kararlar mevcut koşullar altında alınır. Lakin kimi vakit yola birlikte çıktıklarınızın kimileri sizi yarı yolda bırakır. Suriye’deki durum denetimden çıkana ve binlerce kişi ölene kadar rejimle diyalog halinde olunmasından yanaydık. Fakat rejim kendi halkına yönelik hücumlara devam etmiştir. bu biçimdelar Tunus’ta Suriye’nin Dostları isimli konferans düzenlenmişti. Orada Hillary Clinton, ABD’nin muhalefeti destekleyeceğini söylemişti. Bundan kısa bir süre daha sonra Suriye’nin Dostları dağılmış ve muhalefet ile mülteciler yalnız bırakılmıştır. Rejim de her türlü kabahati işleyebilmiştir.”
Alıntıdır
Alman Der Spiegel mecmuasına yaptığı açıklama yapan Kalın, Türkiye’nin AB ile bağlarda yaşadığı meselelerin üstesinden gelinebileceğini belirterek, “Bunlar, müttefikler içinde yaşanan görüş ayrılıklarıdır. Almanya ile bağlantılarımızda de daha tansiyonlu devirlerden geçtik, lakin bunları geride bıraktık.” iletisi verdi.
İbrahim Kalın, ABD ile münasebetlere de değinerek, “İki ülke içinde öteki problemli husus ise Gülen örgütünün ABD’de serbestçe hareket edebilmesidir. Bu durum, soru işaretlerine niye olmakta ve müttefikler içindeki bağlantıları olumsuz etkilemektedir.” tabirini kullandı.
‘Türkiye NATO’ya bağlıdır’
Kalın, Türkiye’nin kuvvetli bir NATO üyesi olduğunu ve İttifaka kayıtsız koşulsuz bağlı olduğunu vurgulayarak, “Biroldukça NATO misyonuna da katkı sağladık. NATO’yu kuvvetli bir İttifak olarak görmek istiyoruz. Üye ülkeler içindeki problemler NATO’yu zayıflatmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa’da ABD’ye olan bağımlılığın azaltılıp azaltılmaması konusundaki tartışmalara da değinen Kalın, Avrupalıları biroldukça kararda birinci olarak Washington’a bakmaları niçiniyle eleştirdiğini bunun siyasi liderlik göstergesi olmadığını tabir etti.
Kalın, Avrupa’nın, siyasi ve ekonomik açıdan kuvvetli ve değerli bir kıta olduğunu, Avrupa’nın ABD’nin gölgesinde kalmak yerine, coğrafik ve stratejik kararlarda tesirini ve bağımsızlığını artırması gerektiğini vurguladı.
Batı’nın Çin ile rekabetinin yapan bir rekabet olarak kalmasını tercih ettiklerini kaydeden Kalın, “Rekabetin yıkıcı bir hal almasından üçüncü taraflar, bir öteki tabirle Asya ülkelerinin yanı sıra Avrupa ülkeleri de mağdur olacaktır. Bir taraf lehine karar almak yerine, kazan-kazan durumu oluşturmalıyız. Bilhassa salgın devrinde iş birliği yapmak zorundayız.” dedi.
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Suudi Arabistan ve Yunanistan ile yaşanan ihtilaflarda da yumuşama olmasının hatırlatılması üzerine Kalın, “İlişkilerimiz olağanlaşmaktadır. Bu ülkelerle gerginlik yaşanmasını istememiştik, alakaları bozma niyeti de taşımadık.” formunda konuştu.
‘Afganistan’a dayanak sağlamak istiyoruz’
Türkiye’nin Afganistan’da gelecekte nasıl bir rol üstlenmek istediğine ait soruyu da cevaplayan Kalın şunları kaydetti:
“Havaalanının bir daha hizmete açılması için Afganistan idaresine dayanak sağlamak istiyoruz. Bu mevzuda Katar ile teknik istişareler başlatılmıştır. Lakin yeni idarenin süratli biçimde karar alamaması niçiniyle durum moral bozucudur. Halihazırda Afgan Hükûmeti’ni resmen kabul etmekten çok hükûmetin kendi kendine yardım edebilecek konumda olmasını sağlamaya odaklanıyoruz. Taliban’la ekonomik durum, güvenlik meseleleri, hudutların korunması ve göç üzere çabucak hemen iktidara gelmedilk evvel de mevcut olan problemler hakkında konuşuyoruz. ABD’lilerin ülkeyi terk etme biçimi büyük kaos yaratmıştır. Taliban’dan daha kapsayıcı bir hükûmet kurmasını bekliyoruz. Geçenlerde açıklanan hükûmet, memleketler arası toplumun beklentilerini karşılamamıştır. Lakin beklentilerimiz konusunda da gerçekçi olmalıyız.”
Afganistan’dan beklenen göç hareketlerinin Suriye’den gerçekleşen göçle kıyaslanamayacağına dikkati çeken Kalın, “Ancak bu durum Afganistan’daki iktisadın çökmesi durumunda değişebilir. Ülkemiz kapasitesini aşarak yaklaşık dört milyon Suriyeliyi kabul etmiştir. Sonlarımızı korumak için her şeyi yapıyor, İran hudut güvenlik makamlarıyla birlikte çalışıyoruz. Ayrıyeten hududumuza duvar da inşa ettik. Milletlerarası toplum, ABD ve BM artık harekete geçmelidir. Daha fazla insan kabul edemeyiz.” dedi.
‘Her devir dış siyaset alanında farklı kararların alınmasını gerektirmektedir’
İbrahim Kalın göç konusunda geçmişte alınan kararlara da değinerek şu biçimde konuştu:
“Her devir dış siyaset alanında farklı kararların alınmasını gerektirmektedir. Bu kararlar mevcut koşullar altında alınır. Lakin kimi vakit yola birlikte çıktıklarınızın kimileri sizi yarı yolda bırakır. Suriye’deki durum denetimden çıkana ve binlerce kişi ölene kadar rejimle diyalog halinde olunmasından yanaydık. Fakat rejim kendi halkına yönelik hücumlara devam etmiştir. bu biçimdelar Tunus’ta Suriye’nin Dostları isimli konferans düzenlenmişti. Orada Hillary Clinton, ABD’nin muhalefeti destekleyeceğini söylemişti. Bundan kısa bir süre daha sonra Suriye’nin Dostları dağılmış ve muhalefet ile mülteciler yalnız bırakılmıştır. Rejim de her türlü kabahati işleyebilmiştir.”
Alıntıdır