Birbirini teğet geçmek ne demek ?

Nilosa

Global Mod
Global Mod
Birbirini Teğet Geçmek: Gerçekten Masum mu, Yoksa Toplumsal Bir Arıza mı?

Forumdaşlar, uzun zamandır zihnimi kemiren bir mesele var. Hepimiz günlük hayatta sık sık duyuyoruz: “Biz birbirimizi teğet geçtik.” Bu ifade çoğu zaman iki insanın yollarının kesiştiği ama derinleşmediği, belki de olması gereken bağın kurulamadığı anlar için kullanılıyor. Ama ben soruyorum: Bu kadar masum mu gerçekten? Yoksa modern ilişkilerde ve toplumun işleyişinde büyük bir kırılmanın, iletişim eksikliğinin ve hatta yüzeyselliğin bir işareti mi?

Teğet Geçmenin Karanlık Yüzü

Birbirini teğet geçmek, aslında “fırsatları ıskalamak” demek. Sadece aşk ilişkilerinde değil, dostluklarda, iş yaşamında, hatta aile içinde bile. İki insan yan yana gelir, sohbet eder, belki ortak nokta bulur ama derinleşemez. Çünkü ya sabırsızdırlar ya da yüzeysel. Burada esas problem, bireylerin birbirine zaman ayırmaktan, emek vermekten kaçmasıdır.

Toplumsal olarak bu bir salgına dönüştü. İnsanlar “benim işime yarıyor mu?” süzgecinden geçirmeden kimseyle bağ kurmuyor. Sonuç? Yalnızlaşan bireyler, yapay ilişkiler, sahte samimiyetler.

Ama ben buradan daha keskin bir şey söylüyorum: Birbirini teğet geçmek, aslında toplumsal dayanışmanın çöküşünün göstergesidir. Çünkü gerçek bağlar kuramayan toplum, kriz anında bir araya gelemez.

Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Empatisi

Burada cinsiyet perspektifi de işin içine giriyor. Erkekler çoğunlukla stratejik bakar: “Bu ilişki bana ne kazandırır? Bu işbirliği bana nasıl bir çözüm sunar?” Dolayısıyla, eğer bir fayda görmüyorsa hemen mesafe koyar. Kadınlar ise genellikle empatik yaklaşır: “Karşımdaki insan ne hissediyor? Onunla bağ kurabilir miyim?”

Peki bu fark nerede problem oluyor? Erkeklerin fazla stratejik yaklaşımı, samimiyeti öldürüyor. Kadınların fazla empatik yaklaşımı ise, sınırları zayıflatıyor. İki uç arasında sıkışan toplumda da gerçek bağlar kurulamıyor. Sonuç yine aynı: Teğet geçen hayatlar.

Şimdi forumdaşlara soruyorum: Sizce stratejik olmak mı daha doğru, yoksa empatiye yaslanmak mı? Yoksa ikisini dengede tutmak mı gerekiyor?

Teğet Geçmek: Bir Kaçış mı, Yoksa Kader mi?

İşin bir de psikolojik boyutu var. İnsanlar çoğu zaman “teğet geçmeyi” tercih ediyor çünkü bağ kurmak cesaret ister. Karşındakine güvenmek, onunla birlikte risk almak, onun sorunlarını paylaşmak kolay değil. Hele ki tüketim toplumunun hızında, kimse ağır duygusal yüklerle uğraşmak istemiyor.

Ama bu noktada soruyorum: Biz gerçekten bağ kurmaktan korktuğumuz için mi birbirimizi teğet geçiyoruz, yoksa modern hayat bizi buna mecbur mu bırakıyor?

Kimi zaman kader gibi görünen bu durum, aslında kendi tercihlerimizin ürünü olabilir. “Ben bağ kurmak istemiyorum, çünkü kırılmak istemiyorum” bahanesiyle hareket eden birey, aslında toplumsal yabancılaşmayı hızlandırıyor.

Tartışmalı Noktalar: Teğet Geçmek Bir Çözüm Olabilir mi?

Şimdi provokatif bir şey söyleyeyim: Belki de birbirimizi teğet geçmek her zaman kötü değildir. Bazı insanlar vardır ki, onlarla derin bağ kurmak size zarar verebilir. Bazı ilişkiler, “teğet” kaldığında sağlıklıdır. Ama işte burada ince çizgi başlıyor: Ne zaman mesafe sağlıklıdır, ne zaman kaçıştır?

Bu soruya net cevap vermek zor. Çünkü herkesin sınırı, ihtiyacı ve kapasitesi farklı. Ama şunu biliyorum ki, bu konuyu forumda tartışmadan net bir cevaba ulaşamayız.

Provokatif Sorular

- Sizce insanlar artık bağ kurmayı mı unuttu, yoksa hiç mi öğrenmedi?

- Erkeklerin stratejik tavrı mı daha zararlı, yoksa kadınların fazla empatik yaklaşımı mı?

- Birbirini teğet geçmek gerçekten bireysel özgürlük mü, yoksa toplumsal çöküşün maskesi mi?

- Siz hiç hayatınızda teğet geçtiğiniz bir insanı sonradan kaybettiğiniz için pişman oldunuz mu?

Sonuç: Tartışmaya Açık Bir Gerçeklik

Forumdaşlar, mesele basit bir deyimden ibaret değil. “Birbirini teğet geçmek” dediğimiz şey, hayatımızın her alanına sinmiş bir problem. Bunu ya görmezden geliyoruz ya da kader diye kabulleniyoruz. Ama aslında sorgulamak lazım. Çünkü bağ kuramadığımız sürece, ne bireysel mutluluk mümkün ne de toplumsal dayanışma.

Şimdi size bırakıyorum sözü. Benim görüşüm sert olabilir, ama forumun amacı da bu değil mi? Hadi, cesur olun ve siz de düşüncelerinizi ortaya koyun. Sizce biz gerçekten birbirimizi “teğet” geçmeye mi mahkûmuz, yoksa bunun önüne geçebilir miyiz?
 
Üst