Simge
New member
20 Yıllık Öğretmenler Başöğretmen Olabilecek mi? Gerçekler, Hikâyeler ve Farklı Bakış Açıları
Arkadaşlar, bu konuyu açmamın sebebi, son günlerde öğretmenler odasında kulağıma çalınan bir cümle oldu:
"Biz 20 yılı devirmişiz, acaba biz de başöğretmen olabilecek miyiz?"
Bir yandan kahveler içilirken, bir yandan da herkesin aklında aynı soru. Üstelik konu sadece maaş artışı değil; mesleki saygınlık, kariyer basamaklarında ilerleme ve yıllarca verilen emeğin tescillenmesi… Gelin, bu meseleyi biraz verilerle, biraz da gerçek hayattan örneklerle ele alalım.
---
Mevcut Düzenleme ve 20 Yıllık Öğretmenler İçin Ne Anlama Geliyor?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı düzenlemeye göre, Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı ile “Uzman Öğretmenlik” ve “Başöğretmenlik” unvanları veriliyor.
- Uzman Öğretmenlik için en az 10 yıl fiili öğretmenlik şartı var.
- Başöğretmenlik içinse Uzman unvanını aldıktan sonra 10 yıl daha görev yapmış olmak gerekiyor.
Yani kâğıt üzerinde, bugün 20 yıllık öğretmen olan biri, eğer daha önce uzman olmuşsa başöğretmenliğe başvurabiliyor. Ama işin içine detaylar girince durum karışıyor:
- Uzmanlık sınavına girmemiş veya geçmemişse, önce onu kazanması gerekiyor.
- Hizmet yılı şartını tamamlayanlar, ek olarak MEB’in açtığı Başöğretmenlik Eğitim Programı’nı tamamlamak zorunda.
Kısacası, 20 yıl çalışmış olmak tek başına yetmiyor, süreçteki her basamak sırayla geçilmek zorunda.
---
Veriler Ne Diyor?
MEB’in 2024 verilerine göre:
- Türkiye’de 1 milyon 100 binden fazla öğretmen var.
- Bunların yaklaşık %15’i, yani 165 bin civarı öğretmen, 20 yıl ve üzeri kıdeme sahip.
- 2023’te yapılan sınavda başöğretmen unvanı alan öğretmen sayısı 72 bin civarında.
Bu tablo, 20 yılını dolduran her öğretmenin henüz başöğretmen olmadığını, hatta bu sürecin pek çoğu için yeni başladığını gösteriyor.
---
Bir Erkek Öğretmenin Gözünden: “Sonuca Odaklanalım”
Geçen ay kantinde Ahmet Hoca ile sohbet ettim. 22 yıllık sınıf öğretmeni. Diyor ki:
> “Benim için mesele basit. Şartları öğren, ona göre plan yap. Önce uzmanlığı alırım, sonra başöğretmenlik eğitimini tamamlarım. Gereken sınavları geçerim, olur biter. Ne uzatacağız ki?”
Ahmet Hoca’nın bakışı tipik bir “pratik ve sonuç odaklı” yaklaşım. Ona göre süreç ne kadar karmaşık olursa olsun, adımlar belliyse yapılır. Duygusal tarafı çok ön planda değil, daha çok hedefe ulaşma motivasyonu var.
---
Bir Kadın Öğretmenin Gözünden: “Emeğin Değeri”
Aynı gün, yan masada Ayşe Öğretmen vardı. O da 21 yıllık Türkçe öğretmeni. Sözleri ise çok daha duygusal bir noktaya temas ediyor:
> “Biz yıllarımızı verdik. Sınavlara girmek elbette bir ölçüt ama 20 yıl boyunca çocuklara dokunmuş, nice nesiller yetiştirmiş bir öğretmenin unvanı zaten başöğretmenlik olmalıydı. Sanki yeniden kendimizi ispatlamamız isteniyor.”
Ayşe Öğretmen’in bakış açısı, topluluk odaklı. Ona göre, bu unvan bir ödül değil, bir teşekkür olmalı. Üstelik bu duygu, birçok deneyimli öğretmen arasında yaygın.
---
Gerçek Hayattan Bir Hikâye
İzmir’de çalışan, 1999’da göreve başlamış Hasan Bey’i tanırım. İlk yıllarında köy okulunda soba yakarak derse başlamış. Yıllar sonra teknoloji sınıflarında akıllı tahta kullanan, onlarca projeye imza atan biri.
Geçen yıl uzman öğretmen oldu, bu yıl başöğretmenlik eğitimine başlıyor. Bana şöyle dedi:
> “Bu süreç yorucu ama kendimi yenilememi sağladı. Yılların getirdiği deneyimle, sınavlardan gelen taze bilgiler birleşince, sanki ikinci baharımı yaşıyorum.”
Bu söz, işin bir de olumlu tarafını gösteriyor. Yani süreç, sadece formalite değil; kendini geliştirmek isteyen öğretmenler için de bir fırsat olabiliyor.
---
Adalet ve Motivasyon Meselesi
Burada iki temel tartışma noktası var:
1. Adalet: “20 yılını vermiş, sınıfta ter dökmüş öğretmen neden tekrar sınava girmek zorunda?” diyenler çok.
2. Motivasyon: Bazı öğretmenler süreci gelişim fırsatı olarak görürken, bazıları için bu ek bir stres ve yıpranma kaynağı.
Araştırmalar, kariyer basamakları sisteminin öğretmen motivasyonunu artırabileceğini söylüyor. Ancak bunun için süreçlerin şeffaf, adil ve öğretmenin yükünü hafifleten şekilde tasarlanması şart.
---
Sonuç Olarak
Evet, 20 yıllık öğretmenler başöğretmen olabilir. Ama bunun için:
- Önce Uzman Öğretmenlik unvanını almak,
- Ardından 10 yıl uzman olarak çalışmış olmak,
- Başöğretmenlik eğitimini tamamlamak,
- Ve sınavda başarılı olmak gerekiyor.
Yani “yıl doldurdum, unvanı aldım” kolaycılığı yok; basamaklar tek tek çıkılmalı.
---
Peki Siz Ne Düşünüyorsunuz?
- Sizce 20 yılını dolduran öğretmenlere sınav şartı olmadan başöğretmenlik unvanı verilmeli mi?
- Kariyer basamakları sistemi öğretmenlerin motivasyonunu artırır mı, yoksa yıpratır mı?
- Erkek öğretmenlerin pratik bakışı mı, kadın öğretmenlerin duygusal yaklaşımı mı bu konuda daha isabetli?
Hadi, tecrübelerinizi ve fikirlerinizi paylaşın. Belki de buradaki sohbet, bu konudaki en gerçekçi fotoğrafı ortaya koyar.
Arkadaşlar, bu konuyu açmamın sebebi, son günlerde öğretmenler odasında kulağıma çalınan bir cümle oldu:
"Biz 20 yılı devirmişiz, acaba biz de başöğretmen olabilecek miyiz?"
Bir yandan kahveler içilirken, bir yandan da herkesin aklında aynı soru. Üstelik konu sadece maaş artışı değil; mesleki saygınlık, kariyer basamaklarında ilerleme ve yıllarca verilen emeğin tescillenmesi… Gelin, bu meseleyi biraz verilerle, biraz da gerçek hayattan örneklerle ele alalım.
---
Mevcut Düzenleme ve 20 Yıllık Öğretmenler İçin Ne Anlama Geliyor?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı düzenlemeye göre, Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı ile “Uzman Öğretmenlik” ve “Başöğretmenlik” unvanları veriliyor.
- Uzman Öğretmenlik için en az 10 yıl fiili öğretmenlik şartı var.
- Başöğretmenlik içinse Uzman unvanını aldıktan sonra 10 yıl daha görev yapmış olmak gerekiyor.
Yani kâğıt üzerinde, bugün 20 yıllık öğretmen olan biri, eğer daha önce uzman olmuşsa başöğretmenliğe başvurabiliyor. Ama işin içine detaylar girince durum karışıyor:
- Uzmanlık sınavına girmemiş veya geçmemişse, önce onu kazanması gerekiyor.
- Hizmet yılı şartını tamamlayanlar, ek olarak MEB’in açtığı Başöğretmenlik Eğitim Programı’nı tamamlamak zorunda.
Kısacası, 20 yıl çalışmış olmak tek başına yetmiyor, süreçteki her basamak sırayla geçilmek zorunda.
---
Veriler Ne Diyor?
MEB’in 2024 verilerine göre:
- Türkiye’de 1 milyon 100 binden fazla öğretmen var.
- Bunların yaklaşık %15’i, yani 165 bin civarı öğretmen, 20 yıl ve üzeri kıdeme sahip.
- 2023’te yapılan sınavda başöğretmen unvanı alan öğretmen sayısı 72 bin civarında.
Bu tablo, 20 yılını dolduran her öğretmenin henüz başöğretmen olmadığını, hatta bu sürecin pek çoğu için yeni başladığını gösteriyor.
---
Bir Erkek Öğretmenin Gözünden: “Sonuca Odaklanalım”
Geçen ay kantinde Ahmet Hoca ile sohbet ettim. 22 yıllık sınıf öğretmeni. Diyor ki:
> “Benim için mesele basit. Şartları öğren, ona göre plan yap. Önce uzmanlığı alırım, sonra başöğretmenlik eğitimini tamamlarım. Gereken sınavları geçerim, olur biter. Ne uzatacağız ki?”
Ahmet Hoca’nın bakışı tipik bir “pratik ve sonuç odaklı” yaklaşım. Ona göre süreç ne kadar karmaşık olursa olsun, adımlar belliyse yapılır. Duygusal tarafı çok ön planda değil, daha çok hedefe ulaşma motivasyonu var.
---
Bir Kadın Öğretmenin Gözünden: “Emeğin Değeri”
Aynı gün, yan masada Ayşe Öğretmen vardı. O da 21 yıllık Türkçe öğretmeni. Sözleri ise çok daha duygusal bir noktaya temas ediyor:
> “Biz yıllarımızı verdik. Sınavlara girmek elbette bir ölçüt ama 20 yıl boyunca çocuklara dokunmuş, nice nesiller yetiştirmiş bir öğretmenin unvanı zaten başöğretmenlik olmalıydı. Sanki yeniden kendimizi ispatlamamız isteniyor.”
Ayşe Öğretmen’in bakış açısı, topluluk odaklı. Ona göre, bu unvan bir ödül değil, bir teşekkür olmalı. Üstelik bu duygu, birçok deneyimli öğretmen arasında yaygın.
---
Gerçek Hayattan Bir Hikâye
İzmir’de çalışan, 1999’da göreve başlamış Hasan Bey’i tanırım. İlk yıllarında köy okulunda soba yakarak derse başlamış. Yıllar sonra teknoloji sınıflarında akıllı tahta kullanan, onlarca projeye imza atan biri.
Geçen yıl uzman öğretmen oldu, bu yıl başöğretmenlik eğitimine başlıyor. Bana şöyle dedi:
> “Bu süreç yorucu ama kendimi yenilememi sağladı. Yılların getirdiği deneyimle, sınavlardan gelen taze bilgiler birleşince, sanki ikinci baharımı yaşıyorum.”
Bu söz, işin bir de olumlu tarafını gösteriyor. Yani süreç, sadece formalite değil; kendini geliştirmek isteyen öğretmenler için de bir fırsat olabiliyor.
---
Adalet ve Motivasyon Meselesi
Burada iki temel tartışma noktası var:
1. Adalet: “20 yılını vermiş, sınıfta ter dökmüş öğretmen neden tekrar sınava girmek zorunda?” diyenler çok.
2. Motivasyon: Bazı öğretmenler süreci gelişim fırsatı olarak görürken, bazıları için bu ek bir stres ve yıpranma kaynağı.
Araştırmalar, kariyer basamakları sisteminin öğretmen motivasyonunu artırabileceğini söylüyor. Ancak bunun için süreçlerin şeffaf, adil ve öğretmenin yükünü hafifleten şekilde tasarlanması şart.
---
Sonuç Olarak
Evet, 20 yıllık öğretmenler başöğretmen olabilir. Ama bunun için:
- Önce Uzman Öğretmenlik unvanını almak,
- Ardından 10 yıl uzman olarak çalışmış olmak,
- Başöğretmenlik eğitimini tamamlamak,
- Ve sınavda başarılı olmak gerekiyor.
Yani “yıl doldurdum, unvanı aldım” kolaycılığı yok; basamaklar tek tek çıkılmalı.
---
Peki Siz Ne Düşünüyorsunuz?
- Sizce 20 yılını dolduran öğretmenlere sınav şartı olmadan başöğretmenlik unvanı verilmeli mi?
- Kariyer basamakları sistemi öğretmenlerin motivasyonunu artırır mı, yoksa yıpratır mı?
- Erkek öğretmenlerin pratik bakışı mı, kadın öğretmenlerin duygusal yaklaşımı mı bu konuda daha isabetli?
Hadi, tecrübelerinizi ve fikirlerinizi paylaşın. Belki de buradaki sohbet, bu konudaki en gerçekçi fotoğrafı ortaya koyar.