AK Parti Genel Başkanvekili Yıldırım: Türkiye’de yatırımın adresi artık özel bölümdür
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Sivas’ta Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen Anadolu Aslanları işadamları Derneği (ASKON) 1. Olağan Genel Şurası’nda konuştu.
AKON’un tarihinin, ulusal görüşün başkanı Necmettin Erbakan ile başladığını belirten Yıldırım, “Erbakan hocamıza burada minnet ve şükran hislerimizi iletmemiz lazım. 28 Şubat’ın en büyük mağduru olmuş ve daha sonrasında da bu vesayetçi dayatmacı zihniyete karşı ASKON üzere değerli bir kuruluşun temellerinin atılmasına vesile olmuştur. ASKON, o günden bu yana yani 1998’den bu tarafa manalı ve emin adımlarla büyümeye devam ediyor. Bu ülke için akıl teri, alın teri dökmeye devam ediyor. Bundan daha sonra da devam edecek” diye konuştu.
‘Bizim yaptığımız alt yapılar olmasa yatırımcılar gelip fabrikalar kurmaz’
Cumhuriyet kurulmadan evvel yapılan birinci ve ikinci iktisat kongrelerinde Türkiye’nin özel dal, hür teşebbüsle yatırımlarını ve birikimlerini artıracağı görüşünün benimsendiğini tabir eden Yıldırım, şöyleki devam etti:
“Yüz yıl evvelden bahsediyorum. Bu üniversal bir gerçek. Devletin misyonu alt yapı yapmak. Biz de 20 yıldır onu yapıyoruz. Bizim yaptığımız alt yapılar olmasa yatırımcılar gelip fabrikalar kurmaz. Ömürleri yolda geçecek, niçin gelsin? Yaptığımız bölünmüş yollar kendi başına bir ticaret değil, para kazandırmıyor. Fakat para kazanmak isteyenler için bir araç. Yol şayet olmazsa ticaret, seyahat, üretim, istihdam, ihracat olmaz. Kısacası bizim vazifemiz sıkıntı işleri yapmak, insanların önündeki pürüzleri kaldırmak, yolları, hava alanlarını, hastaneleri, okulları yapmak.”
Yıldırım, Türkiye’de bölünmüş yolların yapılmasının akabinde vilayetler içindeki ticaretin yüzde 40 arttığına dikkati çekerek, kelam konusu yolların ülke ihracatını ise 5 yıl ortasında yüzde 6.5 artırdığına işaret etti.
Bölünmüş yollarla yüzde 80 civarında kazalarda ölümlerin azaldığını lisana getiren Yıldırım, “Bölünmüş yolların bu vakte kadar kurtardığı can sayısı 12 bin 500’ün üzerinde. Bizim inancımıza nazaran bir insanı yaşatmak, cihanı yaşatmakla eş pahadır. ötürüsıyla tüm bu hizmetler millet için yapılıyor. Milletin hayır duasını almak için yapılıyor ve milletimizin geleceğe daha emin adımlarla gitmesi, inanç duyması için yapılıyor” dedi.
Yıldırım, konuşmasında tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgınına da değinerek, pandemi sürecinin eninde sonunda sona ereceğini, bittikten daha sonra diğer bir dünya ile karşılaşacaklarını söylemiş oldu.
‘Yapmasak ‘offline’ ülke olacaktık, dünyadan kopacaktık’
2000’li yılların başından itibaren dijital imparatorlukların ortaya çıktığını lisana getiren Yıldırım, şu biçimde devam etti:
“Şu anda iktidarlar varlıklı gelişmiş ülkeler değil. Dijital imparatorluklar bu ülkelerin önüne geçmiş durumda. Seçimleri ayarlıyorlar, önderlere ve ülkelere ayar veriyorlar. Bunları neyle yapıyorlar? Dünyada dolaşan o büyük datayla. ‘Big data’ her şey onda. Bunun içine giriyorlar, orada noktasal adreslere erişiyorlar ve insan davranışını psikolojisini, seçmen davranışlarını belirliyorlar. Ona ilişkin programlar yapıp seçimleri de manipüle edebiliyorlar. ötürüsıyla bizim 2000’li senelerda, milenyum çağında gençliğimiz var. Bu gençlik internet gençliği. Bunlar internetin ortasında doğdu. Onu da biz yaptık. Yapmamız gerekiyordu, yapmasak ‘offline’ ülke olacaktık, dünyadan kopacaktık. ‘Online’ olduk, interneti, geniş bandı yaydık, 445 kilometre fiber ağ döşedik. Hepsini yaptık fakat trafik o kadar baş döndürücü bir biçimde artıyor ki bunlar da yetmiyor. Bunların üzerine daha fazlaca koymamız lazım. Hükümetimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapmaya da devam ediyor.”
“Biz devlet olarak 1 liralık bir yatırım yapıyorsak, özel dal 9 liralık yatırım yapıyor. Türkiye’de yatırımın adresi artık özel bölümdür, özel girişimcilerdir” diyen Yıldırım, geleceğin, özel bölümün dinamiğiyle, deneyimiyle inşa edileceğini vurguladı.
Yıldırım, ihracatın özel teşebbüslerin imal ve üretimiyle arttığını, pandemi sürecinde rakiplerin yarıştan düştüğünü ve bunun kaçırılmayacak bir fırsat oluşturduğunu aktardı.
Bundan daha sonra fazlaca boyutlu olarak gelecek yılların planlanması gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, “Dünyadaki bu paradigma değişimine pandemi daha sonrası hazırlanmamız lazım. Bu bir kahırdır, risktir, başımızı ağrıtan, insanlığın başına bela bir iştir lakin bunun kendi ortasında bir fırsat penceresi olduğunu da gözden uzak tutmayalım. Burada da en büyük vazife size, müteşebbislere, iş beşerlerine, sanayiye, hizmet kesimine düşüyor” tabirlerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin en büyük gücünün insan kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bizim petrolümüz yok, biraz doğal gaz bulduk lakin kâfi değil. Bunlar mutlak üstünlük. Kimi ülkelerin bu biçimde talihi var. Lakin bizim mukayese üstünlüğümüz de insan kaynağımız. İnsan kaynağı doğal kaynaklara benzemez. Doğal kaynağın bir ömrü, bedeli var fakat insanlık var olduğu surece insanoğlu, her vakit insanlığı uygun istikamette de berbat tarafta de ilerlemesi için daima işin merkezinde olacak. Genç ve dinamik kaynağımızı en yeterli biçimde kullanmamız lazım. Bu en büyük zenginliğimiz. Bunu ıskalarsak yazık olur. Gençlerimizin görüşlerine, vizyonlarına yetişmek için biz deneyimimizi onların gücüyle, heyecanıyla birleştireceğiz ve Türkiye’nin 100. yılını, 2053 ve 2071 vizyonunu birlikte planlayacağız, inşa edeceğiz.”
‘Unutmayalım gözlerden düşen damlaların rengi birebir, acılarımız aynı’
Türkiye’nin kocaman bir aile olduğunun altını çizen Yıldırım, şu biçimde devam ettİ:
“İçinde olduğumuz bu salon Muhsin Yazıcıoğlu ismini taşıyor. Muhsin Beyefendi bizim can kardeşimizdi, yol arkadaşımızdı. Vakitsiz vefatı hepimizi derinden üzdü. Ancak onun ülkülerini amaçlarını gerçekleştirmek de hepimizin boynunun borcu. Onun için de birbirimizin farklılıklarını değil ortak yanlarını ön plana çıkararak bir arada yol yürümeye devam edeceğiz. Arkadaşlar oyun büyük ve global. Bunun farkında olalım. Kendi içimizde ‘Efendim senin tenin esmer benimki beyaz, senin saçın siyah benimki beyaz, gözümüzün rengi farklı.’ demeyelim. Bunlara bakacak halimiz yok. Unutmayalım gözlerden düşen damlaların rengi birebir, acılarımız birebir. O yüzden de bir olacağız, canlı olacağız, kardeş olacağız, birlikte Türkiye olacağız.”
“Bazılarının ağzı sulanıyor, Türkiye’nin kazanımlarını geri götürmek için” diyen Yıldırım, önde giden devlet değil, uydu devlet hasretini geri getirmek için uğraşanların olduğunu söz etti.
Yıldırım, AK Parti’nin ulusal iradeyi temel aldığını hatırlatarak, “Devlet yönetimi lakin millet iradesiyle mümkündür. Bunun en hoş meselai biz gösterdik, AK Parti gösterdi. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan gösterdi. 20 yıldır imtihan vererek geldik. Darbelerle vesayetlerle çaba ede ede geliyoruz. Lakin bu bir daha devam edecek. bir daha engellemeye çalışanlar önümüze çıkanlar olacak. Hiç kıymetli değil biz onların da üstesinden geliriz. Bizim güvendiğimiz tek güç var hakkın gücü halkın gücü. Onun haricindeki hiç bir gücü önemsemiyoruz” diye konuştu.
Alıntıdır
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Sivas’ta Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen Anadolu Aslanları işadamları Derneği (ASKON) 1. Olağan Genel Şurası’nda konuştu.
AKON’un tarihinin, ulusal görüşün başkanı Necmettin Erbakan ile başladığını belirten Yıldırım, “Erbakan hocamıza burada minnet ve şükran hislerimizi iletmemiz lazım. 28 Şubat’ın en büyük mağduru olmuş ve daha sonrasında da bu vesayetçi dayatmacı zihniyete karşı ASKON üzere değerli bir kuruluşun temellerinin atılmasına vesile olmuştur. ASKON, o günden bu yana yani 1998’den bu tarafa manalı ve emin adımlarla büyümeye devam ediyor. Bu ülke için akıl teri, alın teri dökmeye devam ediyor. Bundan daha sonra da devam edecek” diye konuştu.
‘Bizim yaptığımız alt yapılar olmasa yatırımcılar gelip fabrikalar kurmaz’
Cumhuriyet kurulmadan evvel yapılan birinci ve ikinci iktisat kongrelerinde Türkiye’nin özel dal, hür teşebbüsle yatırımlarını ve birikimlerini artıracağı görüşünün benimsendiğini tabir eden Yıldırım, şöyleki devam etti:
“Yüz yıl evvelden bahsediyorum. Bu üniversal bir gerçek. Devletin misyonu alt yapı yapmak. Biz de 20 yıldır onu yapıyoruz. Bizim yaptığımız alt yapılar olmasa yatırımcılar gelip fabrikalar kurmaz. Ömürleri yolda geçecek, niçin gelsin? Yaptığımız bölünmüş yollar kendi başına bir ticaret değil, para kazandırmıyor. Fakat para kazanmak isteyenler için bir araç. Yol şayet olmazsa ticaret, seyahat, üretim, istihdam, ihracat olmaz. Kısacası bizim vazifemiz sıkıntı işleri yapmak, insanların önündeki pürüzleri kaldırmak, yolları, hava alanlarını, hastaneleri, okulları yapmak.”
Yıldırım, Türkiye’de bölünmüş yolların yapılmasının akabinde vilayetler içindeki ticaretin yüzde 40 arttığına dikkati çekerek, kelam konusu yolların ülke ihracatını ise 5 yıl ortasında yüzde 6.5 artırdığına işaret etti.
Bölünmüş yollarla yüzde 80 civarında kazalarda ölümlerin azaldığını lisana getiren Yıldırım, “Bölünmüş yolların bu vakte kadar kurtardığı can sayısı 12 bin 500’ün üzerinde. Bizim inancımıza nazaran bir insanı yaşatmak, cihanı yaşatmakla eş pahadır. ötürüsıyla tüm bu hizmetler millet için yapılıyor. Milletin hayır duasını almak için yapılıyor ve milletimizin geleceğe daha emin adımlarla gitmesi, inanç duyması için yapılıyor” dedi.
Yıldırım, konuşmasında tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 salgınına da değinerek, pandemi sürecinin eninde sonunda sona ereceğini, bittikten daha sonra diğer bir dünya ile karşılaşacaklarını söylemiş oldu.
‘Yapmasak ‘offline’ ülke olacaktık, dünyadan kopacaktık’
2000’li yılların başından itibaren dijital imparatorlukların ortaya çıktığını lisana getiren Yıldırım, şu biçimde devam etti:
“Şu anda iktidarlar varlıklı gelişmiş ülkeler değil. Dijital imparatorluklar bu ülkelerin önüne geçmiş durumda. Seçimleri ayarlıyorlar, önderlere ve ülkelere ayar veriyorlar. Bunları neyle yapıyorlar? Dünyada dolaşan o büyük datayla. ‘Big data’ her şey onda. Bunun içine giriyorlar, orada noktasal adreslere erişiyorlar ve insan davranışını psikolojisini, seçmen davranışlarını belirliyorlar. Ona ilişkin programlar yapıp seçimleri de manipüle edebiliyorlar. ötürüsıyla bizim 2000’li senelerda, milenyum çağında gençliğimiz var. Bu gençlik internet gençliği. Bunlar internetin ortasında doğdu. Onu da biz yaptık. Yapmamız gerekiyordu, yapmasak ‘offline’ ülke olacaktık, dünyadan kopacaktık. ‘Online’ olduk, interneti, geniş bandı yaydık, 445 kilometre fiber ağ döşedik. Hepsini yaptık fakat trafik o kadar baş döndürücü bir biçimde artıyor ki bunlar da yetmiyor. Bunların üzerine daha fazlaca koymamız lazım. Hükümetimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapmaya da devam ediyor.”
“Biz devlet olarak 1 liralık bir yatırım yapıyorsak, özel dal 9 liralık yatırım yapıyor. Türkiye’de yatırımın adresi artık özel bölümdür, özel girişimcilerdir” diyen Yıldırım, geleceğin, özel bölümün dinamiğiyle, deneyimiyle inşa edileceğini vurguladı.
Yıldırım, ihracatın özel teşebbüslerin imal ve üretimiyle arttığını, pandemi sürecinde rakiplerin yarıştan düştüğünü ve bunun kaçırılmayacak bir fırsat oluşturduğunu aktardı.
Bundan daha sonra fazlaca boyutlu olarak gelecek yılların planlanması gerektiğine dikkati çeken Yıldırım, “Dünyadaki bu paradigma değişimine pandemi daha sonrası hazırlanmamız lazım. Bu bir kahırdır, risktir, başımızı ağrıtan, insanlığın başına bela bir iştir lakin bunun kendi ortasında bir fırsat penceresi olduğunu da gözden uzak tutmayalım. Burada da en büyük vazife size, müteşebbislere, iş beşerlerine, sanayiye, hizmet kesimine düşüyor” tabirlerini kullandı.
Yıldırım, Türkiye’nin en büyük gücünün insan kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Bizim petrolümüz yok, biraz doğal gaz bulduk lakin kâfi değil. Bunlar mutlak üstünlük. Kimi ülkelerin bu biçimde talihi var. Lakin bizim mukayese üstünlüğümüz de insan kaynağımız. İnsan kaynağı doğal kaynaklara benzemez. Doğal kaynağın bir ömrü, bedeli var fakat insanlık var olduğu surece insanoğlu, her vakit insanlığı uygun istikamette de berbat tarafta de ilerlemesi için daima işin merkezinde olacak. Genç ve dinamik kaynağımızı en yeterli biçimde kullanmamız lazım. Bu en büyük zenginliğimiz. Bunu ıskalarsak yazık olur. Gençlerimizin görüşlerine, vizyonlarına yetişmek için biz deneyimimizi onların gücüyle, heyecanıyla birleştireceğiz ve Türkiye’nin 100. yılını, 2053 ve 2071 vizyonunu birlikte planlayacağız, inşa edeceğiz.”
‘Unutmayalım gözlerden düşen damlaların rengi birebir, acılarımız aynı’
Türkiye’nin kocaman bir aile olduğunun altını çizen Yıldırım, şu biçimde devam ettİ:
“İçinde olduğumuz bu salon Muhsin Yazıcıoğlu ismini taşıyor. Muhsin Beyefendi bizim can kardeşimizdi, yol arkadaşımızdı. Vakitsiz vefatı hepimizi derinden üzdü. Ancak onun ülkülerini amaçlarını gerçekleştirmek de hepimizin boynunun borcu. Onun için de birbirimizin farklılıklarını değil ortak yanlarını ön plana çıkararak bir arada yol yürümeye devam edeceğiz. Arkadaşlar oyun büyük ve global. Bunun farkında olalım. Kendi içimizde ‘Efendim senin tenin esmer benimki beyaz, senin saçın siyah benimki beyaz, gözümüzün rengi farklı.’ demeyelim. Bunlara bakacak halimiz yok. Unutmayalım gözlerden düşen damlaların rengi birebir, acılarımız birebir. O yüzden de bir olacağız, canlı olacağız, kardeş olacağız, birlikte Türkiye olacağız.”
“Bazılarının ağzı sulanıyor, Türkiye’nin kazanımlarını geri götürmek için” diyen Yıldırım, önde giden devlet değil, uydu devlet hasretini geri getirmek için uğraşanların olduğunu söz etti.
Yıldırım, AK Parti’nin ulusal iradeyi temel aldığını hatırlatarak, “Devlet yönetimi lakin millet iradesiyle mümkündür. Bunun en hoş meselai biz gösterdik, AK Parti gösterdi. Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan gösterdi. 20 yıldır imtihan vererek geldik. Darbelerle vesayetlerle çaba ede ede geliyoruz. Lakin bu bir daha devam edecek. bir daha engellemeye çalışanlar önümüze çıkanlar olacak. Hiç kıymetli değil biz onların da üstesinden geliriz. Bizim güvendiğimiz tek güç var hakkın gücü halkın gücü. Onun haricindeki hiç bir gücü önemsemiyoruz” diye konuştu.
Alıntıdır