Metiner: Cumhurbaşkanı parti genel lideri olmamalı
Metiner, bugünkü ‘Nasıl bir sistem’ başlıklı köşe yazısına “Elinizde iken sizi şad eden lakin oburlarının eline geçtiğinde sizi memnuniyetsizliğin ötesinde mağduriyete sevk eden bir sistem yeterli ve adil bir sistem değildir” diyerek başladı.
Yazısının devamında “Yönetimde istikrar için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden yanayım” diyen eski AK Parti milletvekili Metiner, yeni sistem tekliflerini şöyleki lisana getirdi:
Cumhurbaşkanıyla bir arada yardımcısı direkt millet tarafınca seçilmelidir. CB yardımcısının ‘atanmış bürokrat’ olması, sistemin ruhuyla uyuşmaz. Cumhurbaşkanının atadığı biri, Cumhurbaşkanlığı makamı için gerekli olan iradeyi gösterme gücüne sahip olamaz.
‘Bakanlar Meclis’ten seçilmeli’
Bakanlar Meclis ortasından belirlenmelidir. Bakan olarak atanan milletvekillerinin vekillikleri düşürülmemelidir. Bakanlık vazifesi bitmiş olduğinde tekrar milletvekilliği nazaranvlerini sürdürmelidirler. Meclisin kontrol nazaranvi daha fonksiyonel olmalıdır. Bu sistemde kabine Millet Meclisiyle hem kuvvetli bir halde bağını sürdürmüş olur, tıpkı vakitte milletin taleplerinin başka vekiller tarafınca kendilerine taşınması sürecini kolaylaştırmış olur. Eski sistemde olduğu üzere yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı dilerse dışarıdan da uygun gördüğü şahısları bakan olarak atayabilir. Ancak yüklü olarak kabine üyelerinin Meclisin ortasından seçilmesi, meclisin gücünü ve saygınlığını daha bir arttıracağı üzere siyasetin de prestijini yükseltir. Yürütmede seçilmiş kuvvetli isimlerin olması, bir cins siyasi balans fonksiyonu de görür.
‘Cumhurbaşkanı parti genel lideri olmamalıdır’ diyen Metiner, şunları yazdı:
“Parti genel başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamının bir şahısta olması, birlikteinde telafisi güç üç sıkıntıya yol açabilir. Birincisi, parti devleti algısının oluşması. İkincisi, Cumhurbaşkanının parti genel lideri sıfatıyla yaptığı konuşmalar yahut verdiği demeçlerle sert siyasi tartışmaların tarafı haline gelmesi ve bu durumda kendisine oy vermeyen vatandaşlardan kopması. Bu durumda bir kısım vatandaşların devlete aidiyet bağının zayıflaması. Üçüncüsü, gündelik siyasi tartışmaların ve hengamelerin tarafı olan Cumhurbaşkanının ülke sorunları kelam konusu olduğunda öteki muhalefet partilerini bir masa etrafında bir ortaya getirmekte yaşayacağı ruhsal ve siyasal zorluklar.”
‘Partili aidiyet ve parti genel başkanlığı birbirinden ayrıdır’
Metiner, yazısının akabinde toplumsal medyada da şu iletisi paylaştı:
“Bir yazıda her şey anlatılmaz. Genel unsurlar ve normlar ortaya temalır. Partili aidiyet ile parti genel başkanlığı birbirinden başkadır. Teklifler üzerinde manalı ve yararlı tartışmalar yapmak yerine gereksiz ve boş polemiklerle uğraşmak vakit kaybıdır.”
Alıntıdır
Metiner, bugünkü ‘Nasıl bir sistem’ başlıklı köşe yazısına “Elinizde iken sizi şad eden lakin oburlarının eline geçtiğinde sizi memnuniyetsizliğin ötesinde mağduriyete sevk eden bir sistem yeterli ve adil bir sistem değildir” diyerek başladı.
Yazısının devamında “Yönetimde istikrar için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden yanayım” diyen eski AK Parti milletvekili Metiner, yeni sistem tekliflerini şöyleki lisana getirdi:
Cumhurbaşkanıyla bir arada yardımcısı direkt millet tarafınca seçilmelidir. CB yardımcısının ‘atanmış bürokrat’ olması, sistemin ruhuyla uyuşmaz. Cumhurbaşkanının atadığı biri, Cumhurbaşkanlığı makamı için gerekli olan iradeyi gösterme gücüne sahip olamaz.
‘Bakanlar Meclis’ten seçilmeli’
Bakanlar Meclis ortasından belirlenmelidir. Bakan olarak atanan milletvekillerinin vekillikleri düşürülmemelidir. Bakanlık vazifesi bitmiş olduğinde tekrar milletvekilliği nazaranvlerini sürdürmelidirler. Meclisin kontrol nazaranvi daha fonksiyonel olmalıdır. Bu sistemde kabine Millet Meclisiyle hem kuvvetli bir halde bağını sürdürmüş olur, tıpkı vakitte milletin taleplerinin başka vekiller tarafınca kendilerine taşınması sürecini kolaylaştırmış olur. Eski sistemde olduğu üzere yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı dilerse dışarıdan da uygun gördüğü şahısları bakan olarak atayabilir. Ancak yüklü olarak kabine üyelerinin Meclisin ortasından seçilmesi, meclisin gücünü ve saygınlığını daha bir arttıracağı üzere siyasetin de prestijini yükseltir. Yürütmede seçilmiş kuvvetli isimlerin olması, bir cins siyasi balans fonksiyonu de görür.
‘Cumhurbaşkanı parti genel lideri olmamalıdır’ diyen Metiner, şunları yazdı:
“Parti genel başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamının bir şahısta olması, birlikteinde telafisi güç üç sıkıntıya yol açabilir. Birincisi, parti devleti algısının oluşması. İkincisi, Cumhurbaşkanının parti genel lideri sıfatıyla yaptığı konuşmalar yahut verdiği demeçlerle sert siyasi tartışmaların tarafı haline gelmesi ve bu durumda kendisine oy vermeyen vatandaşlardan kopması. Bu durumda bir kısım vatandaşların devlete aidiyet bağının zayıflaması. Üçüncüsü, gündelik siyasi tartışmaların ve hengamelerin tarafı olan Cumhurbaşkanının ülke sorunları kelam konusu olduğunda öteki muhalefet partilerini bir masa etrafında bir ortaya getirmekte yaşayacağı ruhsal ve siyasal zorluklar.”
‘Partili aidiyet ve parti genel başkanlığı birbirinden ayrıdır’
Metiner, yazısının akabinde toplumsal medyada da şu iletisi paylaştı:
“Bir yazıda her şey anlatılmaz. Genel unsurlar ve normlar ortaya temalır. Partili aidiyet ile parti genel başkanlığı birbirinden başkadır. Teklifler üzerinde manalı ve yararlı tartışmalar yapmak yerine gereksiz ve boş polemiklerle uğraşmak vakit kaybıdır.”
Alıntıdır