Altun: ‘Basın özgürlüğü’ kisvesi altında ülkemizde 5. kol faaliyet yürütülmesine müsaade etmeyiz
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı konut sahipliğinde “Köklü Geçmiş, kuvvetli Gelecek” temasıyla düzenlenen “Türk Kurulu Medya Forumu” başladı.
Forumun epey manalı bir tarihte gerçekleştiğine dikkati çeken Altun, “Türk Kurulu’nun birinci tepesi tam 10 yıl evvel Kazakistan’da yapılmıştı. Burada, üye ülkelerin iş insanları içindeki ilgileri geliştirmek emeliyle Türk İş Kurulu ihdas edilmişti. O birinci doruğun 10. yıl dönümünde bu defa Türk Kurulu Medya Forumu birinci kez düzenleniyor. İyi uğurlu olsun, güzellikler, hoşluklar getirsin. bu biçimde bir günde bu tarihi toplantının mesken sahibi olmaktan büyük gurur duyuyor, teveccühünüz için müteşekkir olduğumuzu tabir etmek istiyoruz.” diye konuştu.
“Karabağ’da enformasyon cephesinde de savaş verdik”
Fahrettin Altun, bu günlerin, ortasında bulunulan bu periyodun Türk dünyası açısından epeyce değerli olmasının bir öbür niçini daha bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yılın bu günlerinde, Azerbaycan’ın Karabağ’daki toprakları çabucak hemen işgalden azat edilmemişti. Azerbaycan’ın kahraman ordusu işgalcileri bozguna uğratırken, Ermenilerin sivillere ve yerleşim yerlerine yönelik akınları aralıksız devam ediyordu. Bu hücumlarda ne yazık ki memleketler arası mutabakatlarla yasaklanmış bombalar ve silahlar kullanılıyor, Gence’den Mingeçevir’e kadar biroldukça yere hücumlar gerçekleştiriliyordu. Çok değil, bundan bir yıl evvel Ermeniler namlularını saf insanlara çevirip gözlerini Azerbaycan topraklarına, iktisadına ve güç çizgilerine dikiyorlardı.
Bizler de Türk tarihinin bu dönüm noktasında, Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza çaba verme erdemine nail olduk. 44 gün boyunca, bir yandan Azerbaycan’ın haklı davasının dünyaya anlatılmasına katkı sunarken, öbür yandan daima birlikte dezenformasyonla uğraş ettik. Dünyanın en epeyce takip edilen medya kuruluşları, haber organları aracılığıyla, Ermenilerin unutturmaya çalıştığı gerçekleri, hakikatleri biz tane tane var gücümüzle bütün dünyaya anlatmaya çalıştık. Sayın devlet liderlerimizin talimatlarıyla, saygıdeğer kardeşim, değerli dostum Hikmet Hacıyev ile yakın uyum halinde, enformasyon cephesinde de var gücümüzle savaş verdik. Bunları yaparken, toplumsal medyada da palavraya, karalama kampanyalarına ve dezenformasyona pabuç bırakmadık. Sonuçta, alanda kazanılan o ulu zafere yaraşır bir telaffuz üstünlüğü elde ettik ve Türk dünyasına armağan ettik. Bu vesileyle Azerbaycan’ın sivil ve asker şehitlerine Allah’tan rahmet diliyor; bir kere daha ‘Karabağ Azerbaycan’dır’ diyorum.”
“Modern Truva atlarına karşı teyakkuzda olmalıyız”
Türkiye Cumhuriyeti olarak hem içeride hem dışarıda bir “hakikat mücadelesi” verdiklerini anlatan Altun, “Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz.” dedi.
Bu ahlaki duruşun “post-truth” yahut “hakikat ötesi” olarak isimlendirilen bu vakitte daha da kıymet kazandığını vurgulayan Altun, şu biçimde devam etti:
“Karşımızda, hakikati anlamsızlaştırmaya, değersizleştirmeye, değersizleştirmeye, toplumları kültürel, ekonomik ve ideolojik açılardan sömürüye açık hale getirmeye çalışan sözün tam manasıyla bir palavra sanayisi var. Bu palavra sanayisi, dünyanın farklı bölgelerinde ‘sahte haberler’ yahut ‘kurgulanmış içerikler’ üzerinden toplumları, biz ve onlar ikiliğine sıkıştırmaya, mahkum etmeye çalışıyor. Açıkça tabir etmek gerekirse, biz palavra sanayisiyle, dezenformasyonla çabayı, ulusal güvenliğimizin bir mütemmim cüzü olarak görüyoruz ve tüm adımlarımızı bu perspektifle atıyoruz. Öte yandan dezenformasyonun sadece toplumsal medya mecralarında değil, beraberinde klasik medya mecralarında da olduğunu görüyoruz. Buralarda da vakit zaman toplumların reflekslerini test eden, fay çizgilerini harekete geçirmeyi hedefleyen yayınlar yapabiliyorlar. Burada bilhassa kimi yabancı devletlerin fonladığı kuruluşları ve bunların ülkelerimizdeki uzantılarını işaret ediyorum. Bu çağdaş Truva atlarına karşı teyakkuzda olmak, elbirliğiyle bunların ziyanlı faaliyetlerini durdurmak zorundayız.”
“Yabancı güçler tarafınca fonlanan medya kuruluşlarıyla ilgili tüm önlemleri almak zorundayız”
Fahrettin Altun, yabancı güçler tarafınca fonlanan, tesir ajanlığı gayesiyle faaliyette bulunan bu medya kuruluşlarıyla ilgili tüm önlemleri almak zorunda olduklarını belirterek, “Bu doğrultuda Büyük Meclisimizin çatısı altında sürdürülen pahalı çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Açık ve net bir halde vurgulamak istiyoruz ki kimsenin ‘basın özgürlüğü’ kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür.” ve “Daha adil bir dünya mümkün.” davetlerinde beden bulan milletlerarası vizyonunu, tüm boyutlarıyla bağlantı alanına yansıtmayı en değerli görevleri olarak gördüklerini söz eden Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli yapıtından şu alıntıyı yaptı:
“Adaleti merkeze alan ama global sistemin mevcut gerçekliğinden de kopmadan meselelerin tahliline yönelik yeni bir zihinsel çerçeve ortaya koymak durumundayız. daha sonrasında kurumlarımızı ve kurallarımızı bir daha yapılandıracak bir surece odaklanarak gerçekçi bir yol haritası belirlemeliyiz. Global barışı, istikrarı ve güvenliği sağlamak için global adaleti merkeze alarak sürdürülebilir bir bir daha yapılanma yol haritası çıkarmalıyız. Global siyasette nasıl adaleti savunuyorsak, dijitalleşme olgusunda da adaleti merkeze almak zorundayız.”
“Dijital faşizm ve siber emperyalizmle karşı karşıyayız”
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, adaletin sırf siyaset, iktisat ve kültür üzere alanlarda değil, irtibat alanında da uygulanmasını talep ettiklerini belirterek, “Zira bugün görüyoruz ki dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizlik birtakım odakların irtibat araçları üstündeki tahakkümü yardımıyla hayatiyetini sürdürüyor. Dijital faşizm ve siber emperyalizm olarak da isimlendirebileceğimiz bu durum, bu sosyopolitik gerçeklik artık yalnızca devletler düzleminde karşımıza çıkan bir olgu da değil. Aksine büyük milletlerarası şirketler de kamuoyu algılarını istek ettikleri üzere şekillendirmenin ve tartışma hudutlarını belirlemenin hesabını yapıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmalıyız”
Altun, giderek yaygınlaşan yeni jenerasyon tehditlerden korunmanın en tesirli yolunun iş birliği, eşgüdüm ve dayanışma olduğunu belirterek, şu biçimde konuştu:
“Ülkelerimize yönelik algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmak; olumlu bir gündem inşa ederek, yanlışsız bilgi akışını temin etmek zorundayız. Birbirimizin deneyimlerinden istifade etmeli; birilerinin bizi hapsetmeye çalıştığı kalıpları, daima birlikte kırmalıyız. Memleketler arası nizamın dönüştüğü bu global belirsizlik çağında, birbirimizi koruyup kollamak mecburiyetindeyiz. İşte bu niçinle, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Türk Kurulu’ndaki tüm kardeşlerimizle her türlü iş birliğine açık olduğumuzu bilhassa tabir etmek istiyorum.”
“Ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmeliyiz”
Fahrettin Altun, “Bugün bizlere düşen, Türk Kurulu olarak, dijital faşizme, siber emperyalizme ve global palavra sanayisine karşı, kendimize ilişkin ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmektir. bir daha bu bağlamda, Türk dünyasının geleceği için önderlerimizin verdiği çabaya koşut bir halde, irtibat alanında sağlıklı işleyen bir toplumsal şuur inşa etmek mecburiyetindeyiz.” sözlerini kullandı.
Bu kapsamda, TRT ve Anadolu Ajansı başta olmak üzere, Türk medyasının bütün kuvvetli kurum ve kuruluşlarının karşılıklı iş birliklerine, deneyim paylaşımına ve toplumların birbirini daha yakından tanımasını sağlayacak ortak projelere açık olduğunu lisana getiren Altun, şunları aktardı:
“İletişim Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren bizler, ben ve arkadaşlarım, var gücümüzle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, büyük ve kuvvetli Türkiye ideali için çaba etmeye, Türk dünyasının birliği, dirliği ve refahı için var gücümüzle dur durak bilmeden çalışmaya devam edeceğiz; hiç bir tehdide aldırış etmeden, hiç bir gözdağına prim vermeden…”
“Her türlü katkıyı sunmaya hazırız”
Türk Kurulu Medya Forumu’nda 3 gün boyunca film-dizi dalının sahip olduğu imkanlardan medyanın Türk dünyasının birliğine yapabileceği katkılara, toplumsal medyanın faal kullanmasından dezenformasyonla çabaya kadar biroldukça bahsin ele alınacağını belirten Altun, irtibat alanında yapacakları ortak çalışmaların devletler içindeki fazlaca boyutlu ve kuvvetli bağları destekleyeceğini ve tamamlayacağını söylemiş oldu.
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, Türk dünyasının global irtibat alanındaki kapasitesini ve kabiliyetlerini artırmak, dezenformasyon kampanyalarıyla gayret etmek noktasında her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını tabir etti.
Alıntıdır
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı konut sahipliğinde “Köklü Geçmiş, kuvvetli Gelecek” temasıyla düzenlenen “Türk Kurulu Medya Forumu” başladı.
Forumun epey manalı bir tarihte gerçekleştiğine dikkati çeken Altun, “Türk Kurulu’nun birinci tepesi tam 10 yıl evvel Kazakistan’da yapılmıştı. Burada, üye ülkelerin iş insanları içindeki ilgileri geliştirmek emeliyle Türk İş Kurulu ihdas edilmişti. O birinci doruğun 10. yıl dönümünde bu defa Türk Kurulu Medya Forumu birinci kez düzenleniyor. İyi uğurlu olsun, güzellikler, hoşluklar getirsin. bu biçimde bir günde bu tarihi toplantının mesken sahibi olmaktan büyük gurur duyuyor, teveccühünüz için müteşekkir olduğumuzu tabir etmek istiyoruz.” diye konuştu.
“Karabağ’da enformasyon cephesinde de savaş verdik”
Fahrettin Altun, bu günlerin, ortasında bulunulan bu periyodun Türk dünyası açısından epeyce değerli olmasının bir öbür niçini daha bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yılın bu günlerinde, Azerbaycan’ın Karabağ’daki toprakları çabucak hemen işgalden azat edilmemişti. Azerbaycan’ın kahraman ordusu işgalcileri bozguna uğratırken, Ermenilerin sivillere ve yerleşim yerlerine yönelik akınları aralıksız devam ediyordu. Bu hücumlarda ne yazık ki memleketler arası mutabakatlarla yasaklanmış bombalar ve silahlar kullanılıyor, Gence’den Mingeçevir’e kadar biroldukça yere hücumlar gerçekleştiriliyordu. Çok değil, bundan bir yıl evvel Ermeniler namlularını saf insanlara çevirip gözlerini Azerbaycan topraklarına, iktisadına ve güç çizgilerine dikiyorlardı.
Bizler de Türk tarihinin bu dönüm noktasında, Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza çaba verme erdemine nail olduk. 44 gün boyunca, bir yandan Azerbaycan’ın haklı davasının dünyaya anlatılmasına katkı sunarken, öbür yandan daima birlikte dezenformasyonla uğraş ettik. Dünyanın en epeyce takip edilen medya kuruluşları, haber organları aracılığıyla, Ermenilerin unutturmaya çalıştığı gerçekleri, hakikatleri biz tane tane var gücümüzle bütün dünyaya anlatmaya çalıştık. Sayın devlet liderlerimizin talimatlarıyla, saygıdeğer kardeşim, değerli dostum Hikmet Hacıyev ile yakın uyum halinde, enformasyon cephesinde de var gücümüzle savaş verdik. Bunları yaparken, toplumsal medyada da palavraya, karalama kampanyalarına ve dezenformasyona pabuç bırakmadık. Sonuçta, alanda kazanılan o ulu zafere yaraşır bir telaffuz üstünlüğü elde ettik ve Türk dünyasına armağan ettik. Bu vesileyle Azerbaycan’ın sivil ve asker şehitlerine Allah’tan rahmet diliyor; bir kere daha ‘Karabağ Azerbaycan’dır’ diyorum.”
“Modern Truva atlarına karşı teyakkuzda olmalıyız”
Türkiye Cumhuriyeti olarak hem içeride hem dışarıda bir “hakikat mücadelesi” verdiklerini anlatan Altun, “Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz.” dedi.
Bu ahlaki duruşun “post-truth” yahut “hakikat ötesi” olarak isimlendirilen bu vakitte daha da kıymet kazandığını vurgulayan Altun, şu biçimde devam etti:
“Karşımızda, hakikati anlamsızlaştırmaya, değersizleştirmeye, değersizleştirmeye, toplumları kültürel, ekonomik ve ideolojik açılardan sömürüye açık hale getirmeye çalışan sözün tam manasıyla bir palavra sanayisi var. Bu palavra sanayisi, dünyanın farklı bölgelerinde ‘sahte haberler’ yahut ‘kurgulanmış içerikler’ üzerinden toplumları, biz ve onlar ikiliğine sıkıştırmaya, mahkum etmeye çalışıyor. Açıkça tabir etmek gerekirse, biz palavra sanayisiyle, dezenformasyonla çabayı, ulusal güvenliğimizin bir mütemmim cüzü olarak görüyoruz ve tüm adımlarımızı bu perspektifle atıyoruz. Öte yandan dezenformasyonun sadece toplumsal medya mecralarında değil, beraberinde klasik medya mecralarında da olduğunu görüyoruz. Buralarda da vakit zaman toplumların reflekslerini test eden, fay çizgilerini harekete geçirmeyi hedefleyen yayınlar yapabiliyorlar. Burada bilhassa kimi yabancı devletlerin fonladığı kuruluşları ve bunların ülkelerimizdeki uzantılarını işaret ediyorum. Bu çağdaş Truva atlarına karşı teyakkuzda olmak, elbirliğiyle bunların ziyanlı faaliyetlerini durdurmak zorundayız.”
“Yabancı güçler tarafınca fonlanan medya kuruluşlarıyla ilgili tüm önlemleri almak zorundayız”
Fahrettin Altun, yabancı güçler tarafınca fonlanan, tesir ajanlığı gayesiyle faaliyette bulunan bu medya kuruluşlarıyla ilgili tüm önlemleri almak zorunda olduklarını belirterek, “Bu doğrultuda Büyük Meclisimizin çatısı altında sürdürülen pahalı çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Açık ve net bir halde vurgulamak istiyoruz ki kimsenin ‘basın özgürlüğü’ kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür.” ve “Daha adil bir dünya mümkün.” davetlerinde beden bulan milletlerarası vizyonunu, tüm boyutlarıyla bağlantı alanına yansıtmayı en değerli görevleri olarak gördüklerini söz eden Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli yapıtından şu alıntıyı yaptı:
“Adaleti merkeze alan ama global sistemin mevcut gerçekliğinden de kopmadan meselelerin tahliline yönelik yeni bir zihinsel çerçeve ortaya koymak durumundayız. daha sonrasında kurumlarımızı ve kurallarımızı bir daha yapılandıracak bir surece odaklanarak gerçekçi bir yol haritası belirlemeliyiz. Global barışı, istikrarı ve güvenliği sağlamak için global adaleti merkeze alarak sürdürülebilir bir bir daha yapılanma yol haritası çıkarmalıyız. Global siyasette nasıl adaleti savunuyorsak, dijitalleşme olgusunda da adaleti merkeze almak zorundayız.”
“Dijital faşizm ve siber emperyalizmle karşı karşıyayız”
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, adaletin sırf siyaset, iktisat ve kültür üzere alanlarda değil, irtibat alanında da uygulanmasını talep ettiklerini belirterek, “Zira bugün görüyoruz ki dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizlik birtakım odakların irtibat araçları üstündeki tahakkümü yardımıyla hayatiyetini sürdürüyor. Dijital faşizm ve siber emperyalizm olarak da isimlendirebileceğimiz bu durum, bu sosyopolitik gerçeklik artık yalnızca devletler düzleminde karşımıza çıkan bir olgu da değil. Aksine büyük milletlerarası şirketler de kamuoyu algılarını istek ettikleri üzere şekillendirmenin ve tartışma hudutlarını belirlemenin hesabını yapıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmalıyız”
Altun, giderek yaygınlaşan yeni jenerasyon tehditlerden korunmanın en tesirli yolunun iş birliği, eşgüdüm ve dayanışma olduğunu belirterek, şu biçimde konuştu:
“Ülkelerimize yönelik algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmak; olumlu bir gündem inşa ederek, yanlışsız bilgi akışını temin etmek zorundayız. Birbirimizin deneyimlerinden istifade etmeli; birilerinin bizi hapsetmeye çalıştığı kalıpları, daima birlikte kırmalıyız. Memleketler arası nizamın dönüştüğü bu global belirsizlik çağında, birbirimizi koruyup kollamak mecburiyetindeyiz. İşte bu niçinle, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Türk Kurulu’ndaki tüm kardeşlerimizle her türlü iş birliğine açık olduğumuzu bilhassa tabir etmek istiyorum.”
“Ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmeliyiz”
Fahrettin Altun, “Bugün bizlere düşen, Türk Kurulu olarak, dijital faşizme, siber emperyalizme ve global palavra sanayisine karşı, kendimize ilişkin ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmektir. bir daha bu bağlamda, Türk dünyasının geleceği için önderlerimizin verdiği çabaya koşut bir halde, irtibat alanında sağlıklı işleyen bir toplumsal şuur inşa etmek mecburiyetindeyiz.” sözlerini kullandı.
Bu kapsamda, TRT ve Anadolu Ajansı başta olmak üzere, Türk medyasının bütün kuvvetli kurum ve kuruluşlarının karşılıklı iş birliklerine, deneyim paylaşımına ve toplumların birbirini daha yakından tanımasını sağlayacak ortak projelere açık olduğunu lisana getiren Altun, şunları aktardı:
“İletişim Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren bizler, ben ve arkadaşlarım, var gücümüzle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, büyük ve kuvvetli Türkiye ideali için çaba etmeye, Türk dünyasının birliği, dirliği ve refahı için var gücümüzle dur durak bilmeden çalışmaya devam edeceğiz; hiç bir tehdide aldırış etmeden, hiç bir gözdağına prim vermeden…”
“Her türlü katkıyı sunmaya hazırız”
Türk Kurulu Medya Forumu’nda 3 gün boyunca film-dizi dalının sahip olduğu imkanlardan medyanın Türk dünyasının birliğine yapabileceği katkılara, toplumsal medyanın faal kullanmasından dezenformasyonla çabaya kadar biroldukça bahsin ele alınacağını belirten Altun, irtibat alanında yapacakları ortak çalışmaların devletler içindeki fazlaca boyutlu ve kuvvetli bağları destekleyeceğini ve tamamlayacağını söylemiş oldu.
Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Lideri Fahrettin Altun, Türk dünyasının global irtibat alanındaki kapasitesini ve kabiliyetlerini artırmak, dezenformasyon kampanyalarıyla gayret etmek noktasında her türlü katkıyı sunmaya hazır olduklarını tabir etti.
Alıntıdır